Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Seyahate çıkan bir dostunuz size her vardığı yerden muntazaman mektup, kart yazarken birdenbire susması, ya öldüğüne veyahut Paris'e vardığına delalettir. Paris'in havasına giren adam, mektup yazmak için artık vakit bulamaz, böyle şeylerle meşgul olmayı hiç düşünmez. s.26
Yukarıdaki alıntı, Ahmet Haşim'in 1928 ve 1929 yıllarında Paris'e, 1932 yılında ise Frankfurt'a yaptığı gezilerde tuttuğu notlardan. idefix sayesinde görüp aldığım kitabı yayına hazırlayan Serdar Soydan. Notos Gezi Kitaplığı tarafından çıkartılan kitabın Eylül 2008 tarihli ilk baskısını okudum. Ahmet Haşim, gezi notlarını farklı kitaplarda yayınlamış. Üç gezisinin tüm notlarını bir arada yayınlamak Notos'un çabasıyla gerçekleşmiş.
Geçenlerde çocukları Paris'in içindeki hayvanat bahçesine götürdük. Maymun kafeslerini dolaşırken aklıma Haşim'in aşağıda alıntıladığım anısı geldi:
Bir gün Paris'te, hayvanat bahçesinde, maymunlar kafesi karşısında dururken, hatırıma gelen bir şeyi defterime yazayım, dedim. Daha ikinci satırı tamamlamadan, etrafımda tabii olmayan bir sessizlik hasıl olduğunu hissettim. Başımı kaldırdım: Herkes maymunları bırakmış, sağdan yazı yazan adama hayretle bakıyor. hemen defterimi cebime koydum ve çocuk çocuğa tuhaf bir manzara arz etmiş olmaktan mahcup, oradan süratle uzaklaştım.
Bu suretle öğrendim ki, eski yazımızın yazılırken temaşası bir Avrupalı seyirci kitlesini maymunlardan bile daha fazla eğlendiriyor.
s.52-53
Çok keyifle okuduğum 115 sayfalık gezi notları, yaklaşık 100 yıl öncesinden kalma. Ahmet Haşim'in yıllar öncesine ait gözlemleri ve tespitleri büyük ölçüde bugün için de geçerli. Seyahate çıkanların temel kaygısının orada olduğunun bilinmesi. Günümüzde facebook, twitter, blog yazıları bu işte kullanılıyor. Geçmişte ise kartpostallar gönderilirmiş. Bugün kartpostal satılmaya devam ediliyor. Ancak alıp, yazıp, postaya verenler var mıdır bilemiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.