Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Son günlerde blog sayfamın ziyaretçilerinin önemli bir bölümü "İstanbul DVB-T2" kelimesi ile yapılan aramalarla gelenler. Hal böyle olunca hem süreçte neler oluyor, hem İstanbul'da DVB-T2 deneme yayınları var mı sorularını, elimden geldiğince yanıtlamak istedim. İkinci sorudan başlayayım: ANTEN A.Ş. adlı şirket, RTÜK tarafından görevlendirilip Ankara'da DVB-T2 deneme yayınları yaptı. Bildiğim kadarıyla İstanbul'da deneme yayınları konusunda bir hazırlıkları var. Ancak en doğru bilgiye ANTEN A.Ş.'nin web sayfasından ve RTÜK'ün web sayfasından ulaşabilirsiniz.
Gelelim ilk soruya: Yani sayısal karasal televizyon sürecinde neler oluyor? En kısa yanıt :
Belirsizlik Sürüyor!
Ülkenin siyasetindeki belirsizlik değil bahsettiğim. Aslına bakarsanız 3 Mart 2014'te bir şey olacağı da yok. Peki tarihin önemi ne ve süren neyin belirsizliği? Hemen yazayım:
Gelelim ilk soruya: Yani sayısal karasal televizyon sürecinde neler oluyor? En kısa yanıt :
Belirsizlik Sürüyor!
Ülkenin siyasetindeki belirsizlik değil bahsettiğim. Aslına bakarsanız 3 Mart 2014'te bir şey olacağı da yok. Peki tarihin önemi ne ve süren neyin belirsizliği? Hemen yazayım:
Radyo ve televizyon sektörü çalışanları, özellikle bu sektörün yönetim birimlerindekiler 3 Mart 2011 tarihini iyi hatırlayacaklardır. Bu tarih, 6112 sayılı kanunun Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdiği tarihtir. Söz konusu yasa, radyo ve televizyon sektörüne ilişkin önemli düzenlemelerin yanı sıra, yılan hikayesine dönen, sayısal karasal yayıncılığa geçiş sürecini takvime bağladı.
Söz konusu takvime göre yasanın yürürlüğe girmesinin ardından;
Söz konusu takvime göre yasanın yürürlüğe girmesinin ardından;
- Frekans planları ve uygulama takvimi bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde hazırlanır (Geçici madde 4.5) (3 Mart 2012'ye kadar)
- Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç iki yıl içinde Üst Kurulca karasal yayın lisanslarının verilmesi amacıyla sayısal televizyon multipleks kapasitesi sıralama ihalesi yapılır (Geçici madde 4.2) (3 Mart 2013'e kadar)
- Tahsisi müteakip en geç iki yıllık süre sonunda analog karasal televizyon yayınları ülke genelinde tümüyle sonlandırılır ve analog karasal televizyon yayınları durdurulur. (Geçici madde 4.2) (3 Mart 2015)
Yukarıda alıntıladıklarım yasa metninden. Bu güne kadar olanları soracak olursanız, frekans planları ve uygulama takvimi yayınlandı. İhaleler yapıldı ancak çeşitli itirazlar sonucu ulusal tahsis ihalesi süreci tıkandı. Daha önce birçok yazımda da değindiğim gibi RTÜK'ün yaptığı planın omurgasını ulusal yayıncılar oluşturuyor. Tüm sayısal karasal televizyon şebekesini (verici ağını) ulusal yayıncıların ortak olarak kuracağı verici tesis ve işletim şirketi yapacak ve işletecek. Ulusal yayıncıları belirleyecek ihale süreci tıkanınca, yerel ve bölgesel yayıncıların yapabileceği tek şey beklemek.
Yazıdaki fotograf Prag'da bulunan verici kulesine ait.
Yazıdaki fotograf Prag'da bulunan verici kulesine ait.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.