Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Les Invalides, Paris'in en çok görülen bina komplekslerinden sayılır. Napolyon'un mezarının da yer aldığı Dom Katedrali'nin kubbesini Paris'e gelip de görmeyen yoktur. Bu kadar çok görülen bina, ne kadar ziyaret ediliyor bilemedim. Üç müzeye ev sahipliği yapan, zamanında askerler için hastane ve otel olarak inşaa edilmiş Hotel Les Invalides'i ziyaret etmek için 9,5 € ücret ödemek gerekiyor. Bu ücret karşılığında kompleksteki üç müzenin yanı sıra Napolyon'un mezarını da dolaşabilirsiniz. Eğer rehberiniz yoksa, sesli rehber kiralamanızı öneririm. 6 € karşılığında kiralayabileceğiniz sesli rehber, ne yazık ki, dilimizde mevcut değil.
Les Invalides'e en azı iki saatinizi ayırmanız yerinde olacaktır. Eğer askerliğe özel merakınız varsa süreyi tüm güne de çıkartabilirsiniz. Müzelerde Fransa tarihine ilişkin genel bilgiler edinebilirsiniz. Fransa tarih boyunca bir çok savaşa katılmış. Gerek kendi coğrafyasında gerekse Afrika'da bir çok cephede mücadele etmiş. Günümüzde halen Afrika'da askerleri bulunuyor.
Napolyon, Paris'ten uzakta sürgünde hayatını kaybetmiş ve öldüğü yerde gömülmüş. Mezarı yıllar sonra şimdi bulunduğu Dom Katedrali'ne taşınmış. Görkemli bir mezarı var.
Mekanın çok sayıda fotoğrafını çektim ancak yüklerken bir sıkıntı oldu. Halledince, yükleyeceğim.
Mekanın çok sayıda fotoğrafını çektim ancak yüklerken bir sıkıntı oldu. Halledince, yükleyeceğim.
Hotel Les Invalides büyük bir bina kompleksi. Eyfel kulesinden başlayan bahçeler de Invalides'te sonlanıyor. Kompleksin nehir tarafındaki girişine ulaşırken büyük bir yeşil alandan geçiliyor.
Bina, dışından da belli olduğu gibi, büyük. Girişte yer alan avluya bakan bölümler savaşa ilişkin farklı dönemlerin kalıntılarıyla dolu.
Sesli rehberin anlattığına göre Avrupa'nın en büyük zırh koleksiyonuna sahipmiş. Bu zırhlar arasında en ilginç geleni çocuklar için yapılmış olanıydı. Bahsettiğimiz çocuk, elbette kral çocuğu. Ancak sonuçta çocuk.
Üst katta duran Napolyon'un heykeli. Fransa tarihinin ilginç karakteri Napolyon devrim sonrası sivrilip başa geçmiş. Ardından kendisini imparator ilan etmiş. Seferlere çıkıp başta zaferlerle dönmüş. Ne zaman ki seferler hüsranla sonuçlanmış tahttan indirilip sürgün edilmiş. Ölümü de sürgünde olmuş.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz Napolyon'un mezar taşı. Ölümünün ardından, cumhuriyetin yıl dönümü şerefine naaşı gömüldüğü sürgün yerinden getirilerek başkentte Hotel Les Invalides bina kompleksinin içerisindeki Dome Kilisesi içerisine defnedilmiş.
Napolyon'un mezarına ev sahipliği yapan kilisenin tavanı dönemin ünlü ressamı tarafından süslenmiş. Kubbenin dışı da çok süslü.
Napolyon'un kabrinin başka bir açıdan görüntüsü.
Binada yer alan üç müzeden birisi iki dünya savaşına ayrılmış. İkinci dünya savaşındaki Paris işgali hafızalarda tazeliğini koruyor. Yollarda dolaşırken, işgale tanıklık ettiğini düşündüğüm derecede yaşlı insanları görüyorum. Fransızca bilsem ve bir şekilde yakınlık kurabilmiş olsam sormak isterdim bugünden bakınca neler hissediyorlar o günlere dair diye.
İkinci dünya savaşında Fransa'nın tümü işgale uğramamış. Paris'in de içinde yer aldığı kuzey işgal altındaymış.
Bina, dışından da belli olduğu gibi, büyük. Girişte yer alan avluya bakan bölümler savaşa ilişkin farklı dönemlerin kalıntılarıyla dolu.
Sesli rehberin anlattığına göre Avrupa'nın en büyük zırh koleksiyonuna sahipmiş. Bu zırhlar arasında en ilginç geleni çocuklar için yapılmış olanıydı. Bahsettiğimiz çocuk, elbette kral çocuğu. Ancak sonuçta çocuk.
Üst katta duran Napolyon'un heykeli. Fransa tarihinin ilginç karakteri Napolyon devrim sonrası sivrilip başa geçmiş. Ardından kendisini imparator ilan etmiş. Seferlere çıkıp başta zaferlerle dönmüş. Ne zaman ki seferler hüsranla sonuçlanmış tahttan indirilip sürgün edilmiş. Ölümü de sürgünde olmuş.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz Napolyon'un mezar taşı. Ölümünün ardından, cumhuriyetin yıl dönümü şerefine naaşı gömüldüğü sürgün yerinden getirilerek başkentte Hotel Les Invalides bina kompleksinin içerisindeki Dome Kilisesi içerisine defnedilmiş.
Napolyon'un mezarına ev sahipliği yapan kilisenin tavanı dönemin ünlü ressamı tarafından süslenmiş. Kubbenin dışı da çok süslü.
Napolyon'un kabrinin başka bir açıdan görüntüsü.
Binada yer alan üç müzeden birisi iki dünya savaşına ayrılmış. İkinci dünya savaşındaki Paris işgali hafızalarda tazeliğini koruyor. Yollarda dolaşırken, işgale tanıklık ettiğini düşündüğüm derecede yaşlı insanları görüyorum. Fransızca bilsem ve bir şekilde yakınlık kurabilmiş olsam sormak isterdim bugünden bakınca neler hissediyorlar o günlere dair diye.
İkinci dünya savaşında Fransa'nın tümü işgale uğramamış. Paris'in de içinde yer aldığı kuzey işgal altındaymış.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.