"...Ne iyiydi herşey, ne kolaydı, ne kadar anlaşılır, bilinir, sevilirdi. Sütlüman bir deniz gibiydi. İyi lokantalarda yenen yemekler, birlikte eğlenilen akşamlar ve hafta sonları vardı, açılışlar, kutlamalar, çocukların ve arkadaşların yaş günleri, birahanelerde ve barlarda dertleşmeler yerine göre, biz birlikte farklı ve ayrıcalıklı bir zümreyiz fikri, düzenli, hızlı ve güvenli kazancın, incelikli zevklerle yönetilen harcamanın güzelliği, marka bir ceket, özel yapım bir ayakkabı, güçlü bir otomobil. Eğitimsizlerden, aptallardan, yetersizlerden, görgüsüzlerden, yoksullardan, şehre sonradan gelenlerden, temizliğine dikkat etmeyenlerden, karılarını dövenlerden, çocuklarını okula göndermeyenlerden, sokaklara tükürenlerden, şunlardan ve bunlardan yakınmanın kendine özgü tatları..." (s.208)
Yukarıdaki alıntı İzmir'de yaşayan psikiyatrist doktor Levent Mete'den okuduğum ilk romandan. Aşk Hastalığı Şubat 2007'de ilk baskısını yapmış Can Yayınları'ndan. Benim okuduğum Haziran 2007 tarihli üçüncü baskısıydı. 228 sayfalık, sarsıcı bir aşk romanı. Konusunu kısaca özetlemek gerekirse her ikisi de evli, çocuklu kendi halinde yaşamlarını sürdüren bir kadın ve bir erkeğin sıradan karşılaşmalarının ortaya çıkardığı tensel yönü ağır basan ilişkisi. İzmir'de geçen, İzmir'in semtlerinde, sokaklarında dolaşan bir roman. İzmir gibi sıcak ve bunaltıcı. Gene İzmir gibi baştan çıkartıcı ve güzel.
Roman ile ilgili yazacak çok şey var belki ama yazılacak her kelime, romanı okumayanların heyecanını bozacak nitelikte. Bu nedenle kısa kesilmek zorunda kalınan bir kitap notu oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.