Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yazı dizisini yarıladım. Bu yazının başlığı olarak dağıtım şirketi ismini seçtiysem bile aslında daha çok süreci irdeleyeceğim. Malum üç farklı kapsama alanına göre yayın lisansları dağıtıldı: Ulusal, bölgesel ve yerel. Yayınların izleyiciye ulaştırılması için izlenecek yol belli ve net. Yayıncı kuruluştan izleyicinin evine kadar bu süreci izlersek, diyelim ki Sadeceozgur adlı bir kanalımız var.:
Sadeceozgur kanalının yayın merkezinden multipleks işletmecisine teslim edilecek yayın, buradan verici tesis ve işletim şirketine ulaştırılacak. Verici tesis ve işletim şirketi, multipleks işletmecisinden aldığı yayını, Sadeceozgur kanalının yayın lisansına uygun verici kulelerine ulaştıracak ve oradan yapılacak yayın izleyicilerin evlerine gelmiş olacak.
Demek ki yayın, iki işletmeciden geçecek. Bunlardan birisi multipleks işletmecisi, diğeri verici tesis ve işletim şirketi. Gerek 6112 sayılı yasa gerekse yasaya uyumlu çıkartılan yönetmeliklerde verici tesis ve işletim şirketinin multipleks işletmecisi de olabileceği sonucu çıkartılabilir. Verici tesis ve işletim şirketinin tek olması şartı varken, aynı şart multipleks işletmecisi için konulmamış. Yani birden fazla işletmeci (multipleks için) olabilir.
Yukarıdaki örnekten devam edersek Sadeceozgur kanalının yayınını multipleks işletmecisine nasıl ulaştıracağı konusunda iki, üç seçeneği olduğunu söyleyebiliriz. Ya uydu ya karasal linkler ya da kablo (IP). Multipleks operatörü yayıncılardan toplayacağı yayınları multipleks haline getirip verici tesis ve işletim şirketine teslim edecek. Bu bağlantının nasıl yapılacağı konusunda da aynı seçenekler var. En optimum çözüm büyük kent merkezlerindeki verici kulelerine fiber optik kablolar üzerinden ulaşmak, ülke geneli için ise uydu iletimini kullanmak gibi görünüyor. Burada kararı verirken uydu kapasite kirası ile fiber optik kablonun kirasını karşılaştırmak şart. Tabii bir de verici kulelerinin olduğu yerlerde fiber optik kablo var mı? Yoksa bunu sağlamanın bedeli nedir? sorularının da yanıtlanması gerekiyor.
Dağıtım konusunda bir diğer problem farklı illerde / bölgelerde farklı kanalların yayınlanacak olmasında. Ayrı ayrı paketlerin oluşturulması çok maliyetli olacaktır. Bunun yerine DVB-T2'nin multi PLP özelliğinden yararlanarak verici kulesinde transpose stream'de değişiklikler yapmak bir alternatif olabilir. Bu konuda ilginç sunumlar izledim. Rusya ve Güney Afrika ülkelerinde benzer bir çözüm kullanılmış. Elbette her çözümde olduğu gibi bu durumda da bir sefa görünürken, bir cefaya katlanmanız gerekiyor. Cefa, her kulede gateway olarak adlandırılan bir cihazın kurulması ihtiyacı. Hem maliyet hem işletme / bakım zorlukları, multi PLP çözümünün sıkıntıları.
Dağıtımın nasıl yapılacağı konusunda gerek RTÜK'te gerek ANTEN A.Ş.'de gerekse kamu yayıncısı TRT'de fazlasıyla bilgi ve deneyim var. Bu yazıyı ve aslında blogumda konuyla ilgili diğer yazıları, hazırlayıp yayınlamaktaki amacım konuyla doğrudan ilgili olmayan meslektaşları / ilgilileri bilgilendirmek. Başkaca bir amacım olmadığını bir kez daha belirteyim.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.