Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Paris Notları ve Paris Notları - II'yi idefix.com siparişi ile satın almıştım. Adında Paris geçen kitapları listeleyip, ilgimi çekeceğini düşündüklerimi seçtiğim bir alışverişti. Cüneyt Ayral ile tanışmama vesile olan idefix.com'a bir kez daha teşekkürler. Günümüzde, ne yazık ki, kitapçılarda hep aynı isimlerin hep güncel eserleri ile klasiklere yer veriliyor. Ayral'ın kitaplarını okuduktan sonra bir kaç kitapçıya sordum, hiç birisinde kitapları yoktu. Bu yazar, yayınevi, dağıtımcı zincirinin doğurduğu sorunlar Paris Notları - II'de irdeleniyor.
Mart 2012 tarihli ilk baskısını Bence Kitap'tan yapan Paris Notları - II, 289 sayfalık bir deneme kitabı. Kapağında ve iç sayfasında "anlatı" yazılmış. Kitaptaki yazıların büyük bölümü sanathaber.net adlı sayfada yayınlanmış. Nedim Gürsel, İlhan Berk ve Arthur C. Clarke ile ilgili yazıları daha bir ilgiyle okudum. Nedim Gürsel, henüz kitabını okumayıp çok merak ettiğim yazarlar arasında. Şimdi yaşadığı kente taşınma hazırlıkları yaparken, yanımda bir kaç kitabını götürmeyi planlıyorum.
"Durduramadığımız zaman, aslında var mıdır? Yoksa, o bizim yarattığımız düşmanlardan mıdır? Yaşamımızı zorlaştırmak, sınırlamak, kalıplara sokup tatsızlaştırmak için yarattığımız zamandan, kurtulduğumuzda işin tadı çıkmaya başlıyor aslında..." s. 190
Yukarıdaki alıntı, kitabın Zamansız Gezintilerde Zaman başlıklı yazısından.
Ayral'ın notlarından Paris ile ilgili görülecekler, yapılacaklar listesi çıkartabilirsiniz. Eğer amacınız Paris sokaklarını gezmek, sokak hikayelerini duymak ise bir süre daha beklemeniz gerekecek. Paris'e dair notlar, kitaptaki yazıların çoğunluğunu oluşturmuyor. Paris'ten, ülkenin ve dünyanın durumunu gözlemleyen bir kültür insanının yazdıkları çoğunlukta. Bu yazıları okurken, Türkiye'nin bugünkü boğucu gündeminden uzaklaşmak iyi geliyor insana.
Küçük bir not ile bu yazıyı tamamlayayım. Ayral, kitabında Paris'te binaların üzerine tabelalar asıldığından bahsetmiş ve Jön Türklerin Bonaparte Sokağı 25 numarada yerleştiklerini yazmış (s.286). Binada geçmişine dair herhangi bir tabela yer almıyormuş. Geçenlerde okuduğum Dr. İbrahim Temo'nun kitabında yer alan bir belgede ise Osmanlı İttihat ve Terrakki Cemiyeti Paris Şubesi adresi olarak 14, Rue des Ecoles Paris yer almıştı. Bu adresteki binada tabela var mı yakında göreceğim.
Yazıdaki fotograf meşhur kırmızı değirmen kaberesinin 2013 Nisan'ındaki görüntüsü.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.