Bir daha arasam, acaba gelmiş midir eve? Gene annesi çıkarsa ne diyeceğim? Konuşmadan kapatsam ayıp, onu sorsam, evladım daha bir saat önce de aramadın mı dese ne cevap vereceğim? Kartta kaç kontür kaldı onu da bilmiyorum. Kartı takınca gösterirdi eskiden, bozulmuş bu galiba, arama başlamadan göremiyorum kaç kontürün kaldığını. Öylece kalakaldım pastanede. Birden hışımla kalkıp gitti. Oysa daha yeni oturmuştuk. Çaylarımızı söyleyip pasta sipariş etmiştik. Çayın gelmesini bile beklemedi. Bu soğukta eve dönmüştür diye düşünüyorum ama kim bilir belki siniri yatışsın diye dolaşıyordur. Ne kadar da aptalım. Öyle pat diye sorunca afalladım. Lafı ağzımda geveledim. Sonra o da kalkıp gitti. Neyse, bir saatten fazla geçti. Bir daha çevireyim numarayı. Belki dönmüştür.
Bir buçuk gün içerisinde otuz beş sunum izlemek yorucu oluyor. Şansıma, bu kez öyle ülkeler arası seyahat etmek zorunda kalmadım. DigiTAG'ın DVB-T2 platformunda deneyimler ve fırsatlar adını taşıyan çalıştayı 14 - 15 Kasım tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Etkinlikteki sunumlarla ilgili elimden geldiğince yazılar yazacağım. Hatta DigiTAG etiketi oluşturup, bu yazılara daha kolay erişim de sağlayacağım. Ancak biraz zamana ihtiyacım var. Hem sunumların paylaşılmasını beklemek, hem de dinlediklerimi kafamda tartıp yazıya dökebilmek için gerekiyor bu zaman.
Gelelim bu yazının başlığına. Toplamda otuz beş sunum vardı etkinlikte. İlk günün ilk oturumdaki 6 sunum, Türkiye'ye odaklıydı. ANTEN A.Ş.'yi temsilen İbrahim İlker Cücioğlu, RTÜK'ün temsilen Taha Yücel, TRT'yi temsilen Zeki Çiftçi, Televizyon Yayıncıları Derneği'ni temsilen Zahid Akman, RATEM'den Dursun Güleryüz ve son olarak sektöre farklı bir noktadan bakışıyla Ahmet Hamdi Atalay sunumlarını yaptılar. Bu ilk oturumda, hiç şüphesiz, en çarpıcı konuşma / yorum / tespit TRT Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çiftçi'den geldi. Çiftçi sunumunun sonunda mevcut belirsizliğin giderilmesi, sayısal karasal yayınların hızla başlayabilmesi ve aynı zamanda TRT vericilerinin devri gibi idari işlemleri ortadan kaldıracak bir öneride bulundu. TRT'nin kurumsal görüşü olduğunu vurguladığı bu öneriye göre 6112 sayılı kanunda yapılacak değişiklik ile ANTEN A.Ş. bir kamu şirketi haline dönüştürülerek lisans ihalelerinden elde edilecek gelirler ve TRT verici tesislerinin bu şirkete aktarılması düşünülebilir. Böylece yatırım için kaynak ve TRT vericilerinin devri sorunları çözülmüş olacaktır. Tüm yayın kuruluşlarına hizmet sunacak bu kamu şirketi fikri, deyim yerindeyse, salonda buz gibi bir hava estirdi. İlk tepki RATEM'den geldi ve kamu şirketi fikrine karşı olduklarını beyan ettiler. Ardından ANTEN A.Ş. kamu şirketinin verimsiz çalışacağını ve bu yüzden fikre sıcak yaklaşmadıklarını beyan etti.
İlk oturum sonrası İsveç modelini dinlerken, İsveç'in Anten A.Ş.'si konumunda bulunan Teracom'un da kamu şirketi olduğu bilgisine, ilk oturumun ardından salondan ayrılanlar ulaşamadı. Avrupa'nın bir çok ülkesinde anten alt yapılarını işleten şirketlerde kamu ya sahip ya da büyük ortak. Estonya bir başka örnek.
Dediğim gibi çok yoğun ve yorucu bir etkinlikti. Böylesi önemli bir etkinlikten neden bahsedilmez, neden gazetelerde, televizyonlarda (Kanal 7 hariç) haber konusu yapılmaz anlamak mümkün, ancak yorumlamak mümkün değil...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.