Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Gazeteci olsaydım nasıl bir başlık atardım diye düşündüm Bilgi Teknolojileri ve İletişim Üst Kurulu Başkanı Dr. Tayfun Acarer'in konuşmasını dinlerken. Dr. Acarer, TÜBİSAD'ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirdiği Atılım için Bilişim 2023 adlı etkinliğinde yaptığı konuşma epey ses getirecek cinstendi. Algıda seçicilikten olsa gerek, sayısal karasal televizyon için ayrılmış durumda bulunan frekans bandının kullanımı konusundaki bölümünü çok önemsedim. Konuşmadan başlık çıkartacak olsaydım sanırım şöyle derdim:
Dr.Acarer: Frekansları heba etmeyin
Ancak ne gazeteciyim ne de böyle bir başlığı atacak bir köşem var. O zaman, aklımda kaldığı kadarıyla Dr. Acarer'in söylediklerini aktarayım. Öncelikle analog karasal ile televizyon izleyenlerin oranının %6'larda olduğu tespitini paylaştı. Ardından, yurt dışı örneklerinde bu oranda analog karasal izlenme durumunda, sayısala geçiş ile birlikte payın %10'lara çıkacağını ancak kısa bir süre sonunda %8'ler hatta yeniden %6'lara gerileyeceğinin beklendiğini belirtti. Bu durumda, sayısal karasal televizyon yayını için bu kadar yüksek yatırımın (sadece alt yapı için 1 milyar € civarında bir bedel tahmin ediliyor. Bu rakam benim araştırmalarım sonucu ulaştığım bir sayı. Dr. Acarer yüksek yatırım bedeli olarak vurguladı, rakam telaffuz etmedi) aslında pek kullanılmayacak bir hizmet için harcanmasının çok anlamlı olmadığını söyledi. Ardından, bence çok önemli iki tespiti oldu. Hali hazırda sayısal karasal üzerinden iletilecek televizyon yayını için SD ve HD kalitelerin belirlendiğini oysa uydu ve kablodan 4K, 8K'ların konuşulduğunu anlattı. 8K'nın sayısal karasal üzerinden gönderilmesinin hayal olduğunu (kanal sayısı ve frekans sınırlılığı / bant genişliği düşünüldüğünde) vurgulayarak bu altın / platin olarak adlandırılan frekans bandının mobil hizmetlere ayrılmasının doğru olacağını söyledi. Sayısal karasal televizyona geçiş için bir taahhüdümüzün de olmadığını, 2015 için verilen taahhüdün sınırlarda frekans enterferansına yönelik olduğunu ve bu yükümlülüğümüzü bugün bile neredeyse tamamen yerine getirdiğimizi belirterek, bence son noktayı koydu.
Sektörde çalışan ve süreci yakında izleyen bir mühendis olarak, bir kez daha sektöre ve tüm oyuncularına açık çağrımı yineleyeyim:
RTÜK'ün 15 Ağustos 2013 tarihli açıklamasının ardından duraklama dönemine giren sayısal karasal televizyon yayıncılığını masaya yatırmanın tam zamanıdır.
Vakit geçirmeden konunun tüm taraflarını bir araya getirecek bir çalıştayın toplanması, ülkemizin kıt kaynaklarını en etkin şekilde kullanımının sağlanması açısından elzemdir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.