Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
3 Mart 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6112 sayılı kanun sayısal karasal televizyon dönüşümü için bir takvim içeriyordu. Kanunun ilgili maddelerine göre yasanın yürürlüğe girmesinin ardından iki yıl içerisinde multipleks kapasitesi tahsis ihalelerinin bitirilmesi gerekiyordu. 2013 yılının 3 Mart 2013 tarihine geldiğimizde, yapılacak ihalelerin duyurusu bile henüz yayınlanmamıştı. İhalelere ilişkin duyuru 22 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı.
Yukarıda yazdığım durum, RTÜK Üyesi Sn. Esat Çıplak'ın Hürriyet Gazetesi'nde 14 Ağustos 2013 tarihinde yer alan açıklamalarına göre ihalenin iptalinin gerekçeleri arasında yer almış. Sn. Çıplak'ın açıklamalarında ihalenin iptal edilmesinin üç nedeni de yer alıyor.
Bunlar işin görünen yüzü. Arka planda neler olduğuna dair tahminlerim var elbette. Ancak bunları yazmaya cesaretim yok.
Para büyük, hesap büyük.
Sadece, açıklamalara göre ihalenin iptaline neden olan gerekçelerin tümü ihale ilanı tarihinde ortadaydı demekle yetineyim...
Son söz olarak, Türkiye sayısal karasal televizyon yayıncılığı alanında halen bir lira yatırım yapmamış durumda. Bu kadar gecikmiş olmanın verdiği avantajı iyi kullanmak gerekli. Almanya'daki tartışmalara kulak açıp sonu başından belli yatırımlara hiç girişmemek gerekli.
Meslek odalarına,
sendikalara,
medya kuruluşlarına,
tüketici birliklerine,
üniversitelere açık çağrımı yineleyeyim:
Sayısal karasal televizyon yayıncılığı konusunun tüm yönleriyle tartışıldığı bir çalıştay düzenlensin. Yerli yabancı uzmanlar, ekonomistler, teknik insanlar, tüketici temsilcileri, elektronik eşya üreticileri frekansların en verimli ve yararlı kullanımı konusunu tartışsın. Kazanan ülkemiz olsun.
bu kadarı bile yeterli. diğer iptal vakalarıyla birlikte (1997 ve 2001) incelendiğinde türkiyenin siyasal tarihini yazacaklara da büyük katkı olur bence...
YanıtlaSilbu iptaller hep seçimler öncesine denk gelmiş. tesadüf işte :)
YanıtlaSil