Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Suzan Samancı'nın adını İnci Aral'ın bir kitabı sayesinde öğrenmiştim. Sel Yayınları tarafından 2011 yılında ilk baskısını yapan 124 sayfalık kitap, 19 öyküden oluşuyor. Samancı, Diyarbakır doğumlu. Öyküleri de bölge insanının sorunlarıyla ilgili. Eşyayı adıyla çağırırsak Kürt sorunu, kimlik sorunu, varoluş sorunlarıyla ilgili. Öykülerin kimisinde dağdakinin dilinden, kimisinde geçmişte dağda olup itirafçılığı seçenin gözünden okuyoruz. Kimi öykülerde korucu / örgüt arasına sıkışmış halk, kimisinde ise yöreye atanmış öğretmen anlatıcı oluyor. Samancı'nın anlatıcıları bazen kadın, bazense erkek. Her iki cinsinin düşünüş farklılıklarını başarıyla öykülerinde işlemiş.
Suskunun Gölgesinde'deki öyküler çok katmanlı. Ön planda bir sorun anlatılırken cümle arasındaki göndermelerle başka problemlere dikkat çekilmiş. Bunlar, burjuva ahlakından kadın erkek sorunlarına kenti aydının olayları yorumlayışına kadar uzanıyor.
Samancı'dan okuduğum bu ilk kitap bana Gezi olayları sonrası okuduğum bir gazete haberini hatırlattı. Basının olayları aktarışına isyan eden gençler doğudan gelen haberleri sorgulamadan inanmanın pişmanlığını dile getiriyordu. Samancı'nın öyküleri, bu aydınlanmaya hizmet edecek türden.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.