Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yazının başında söyleyeyim: tur rehberi ya da turizmci değilim. Talin'de dört gece beş gün geçirmiş bir mühendisim. Sayfamı takip edenler Talin'e neden gittim, ne zaman gittim hatırlayacaktır. Gelelim rehbere:
Talin, Estonya'nın başkenti. Ülkenin bir buçuk milyon civarındaki nüfusunun üçte biri Talin'de yaşıyor. Kent, Avrupa'nın en kuzeyinde yer alan başkentlerden birisi. Bu yüzden hava maçın oynanacağı tarihte muhtemelen soğuk olacaktır. Ben Temmuz 2013'ün sonlarında gitmiştim Talin'e. Ankara'da 35 derece civarındaydı hava sıcaklığı. Estonya'da 20'li derecelerdeydi. Özellikle güneş battıktan sonra üşütecek kadar soğuk oluyordu.
Her Avrupa kenti gibi Talin'in de bir eski kent merkezi var. Aslına bakarsanız Almanya'nın bir çok kentinin eski kent merkezinden daha görkemli değil burası. Ortaçağdan kalma (1600'ler sanırım tam tarihi) binaları, oradakilerin anlatımıyla biraz da fakirlikten, yıkmamışlar zamanında. Merkez, neredeyse el değmeden kalmış böylelikle. Daracık sokaklar elbette günümüz araçları için yetersiz. Mekanı yaya dolaşmak en keyiflisi.
Deniz kenarında, Helsinki'nin 80 km güneyinde yer alıyor Talin. Helsinki'ye geçmeyi düşünenler için sık feribot seferlerinin olduğunu hatırlatayım. Ücreti, feribotun hızına ve seyahat edeceğiniz konuma göre değişiyor. Yanlış anımsamıyorsam 20 € civarından başlıyordu fiyatları. Süre ise bir saat 20 dakika kadar. Helsinki dışında şimdiki ve eski adı St. Petersburg, devrim sonrası bir dönem adıyla Leningrad'da Talin'e bir gece otobüsü yolculuğu mesafesinde.
Eat.Tallinn adlı ayrı bir tanıtım kitapçığı bastıracak kadar iddialı yeme-içme mekanlarına sahip başkent. Türk mutfağı dışında dünyanın büyük mutfaklarının neredeyse tümüne ait mekanlar var. Ayrıca bira imalathaneleri, şarap evleri ile sağlam bir içki kültürü sunuyor misafirlerine.
Havaalanından şehir merkezine otobüs ile kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Para biriminin Euro (Avro) oluşu ayrı bir kolaylık. Otobüs biletini otobüste sürücü de satıyor. E-kart diye bir şey de var. Ondan edinince binişler daha ucuza geliyor. Ben toplam iki kez otobüs kullandım tüm seyahatim boyunca. Bu yüzden o kartın nasıl edinileceğini araştırmadım bile. Taksiler çok ilginç. Farklı firmaların araçları var. Her birinin tarifesi de farklı. Hem taksimetre açılışları, hem kilometre başına atan miktar değişiyor. Öyle çok aman aman farklar değil bahsettiğim. Ancak gene de haberdar olmakta yarar var. Taksilerin ücretleri ülkemizden epey yüksek.
Talin içerisinde neredeyse her yerde ücretsiz ve şifresiz WiFi bağlantısı bulunabiliyor. bu yüzden telefonlarınızı internete bağlanırken, bağlantı türünü sorar konumda tutun. Yoksa yurtdışında telefon üzerinden internete bağlanmanın dayanılmaz faturasıyla karşılaşabilirsiniz.
Talin içerisinde neredeyse her yerde ücretsiz ve şifresiz WiFi bağlantısı bulunabiliyor. bu yüzden telefonlarınızı internete bağlanırken, bağlantı türünü sorar konumda tutun. Yoksa yurtdışında telefon üzerinden internete bağlanmanın dayanılmaz faturasıyla karşılaşabilirsiniz.
Hediyelik eşya olarak getirilebilecekler bütçenize göre değişiyor. Yünlü hırkalar, kazaklar, başlıklar bol ve hesaplı sayılabilir. Polonya'da ve Macaristan'da gördüğüm yerel kıyafetli oyuncak bebekler küçükleri sevindiriyor. Likör, cin ve votka ise kuzeyin soğuğuna karşı kullanılan sanal silahlar :) Amber takılar, küçük biblolar ve tabii ki magnetler Talin'den alınabilecek hatıra eşyalar arasında.
Kentte müzeler var. Eski şehir içerisinde kuleler ve kiliseler var. İşin doğrusu müze gezecek vaktim olmadı. Toplantı için gitmiştim Talin'e ve dolaşabildiğim saatlerde müzeler kapalı oluyordu. Deniz kenarında bir kent olmasına karşın, benim Talin'de bulunduğum Temmuz ayında bile denize girilecek hava yoktu. Ekim ayında deniz kenarında yürünecek hava bile olmayacaktır muhtemelen.
Estonya'da görmediklerim diye soracak olursanız Türkiye'li göçmen hiç görmedim. Bir Avrupa ülkesi için Türkiye'li görmemek, Türkçe konuşana rastlamamak ilginç geldi. Duyduğum tek Türkçe havaalanında pasaport kontrolü sırasında öğrenci değişim programından geldiğini anlatmaya çalışan üniversitelilerdendi.
Bu yazıyı, Talin'e gitmeden önce okuduğum ve yararlandığım bir kaç Türkçe yazının bağlantısı ile bitireyim.
Metin Denizmen'in Milliyet Blog'daki yazısı en kapsamlı bilgiyi içereniydi.
Nurhan Yılmaz'ın Gezimania'daki yazısı.
Bir gemici gözüyle Talin...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.