Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Orijinal ismi How To Think More About Sex olan 140 sayfalık kitap, Sel yayınları tarafından Zeynep Bizer tercümesiyle Ocak 2013'te yayınlanmış. Botton, hayata dair konularda fikir yürüten bir yazar. Bu kez konusu cinsellik ve seks. Konu böylesi üzerinde konuşulmayan ama hayatın çoğu kez merkezinde yer alan / yer aldırılan / sömürülen / körüklenen bir konu olunca ortaya ilginç tespitlerde bulunan bir yapıt çıkmış.
Kadın ve erkeğin yaklaşım farklılıkları, günlük hayatın dayatmaları ile değişen istekler gerçekçi gözlemlerle ve örneklerle anlatılmış. Kitaptan kısacık bir alıntı:
"Evlilikte ulaşmayı istediğimiz üç şey - aşk, seks ve aile - birbirini kötü bir biçimde etkiler ve birbirine göz ardı edilemeyecek zararlar verir. Birini sevmek onunla seks yapma becerimizi sekteye uğratabilir. Sevmediğimiz ancak çekici bulduğumuz biriyle gizlice buluşmak, sevdiğimiz ancak artık tahrik edici bulmadığımız eşimizle olan ilişkimizi tehlikeye sokabilir. Çocuk sahibi olmak hem aşka hem de sekse zarar verir, ancak evliliğimize ya da cinsel heyecanlarımızı tatmin etmeye odaklanmak bir sonraki kuşağın akıl ve beden sağlığını tehdit edebilir." s.125
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.