Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
nar çiçeği |
Buraya kadar, herşeyi metalaştıran ve metalaştırdıkça da değersizleştiren kapitalizmin bir uygulaması / aldatmacası olarak görüp sessiz kalınabilir uygulamalara. Hatta, madem düzenin içindeyiz o zaman uyacağız bir yere kadar denilebilir.
Peki o yer neresidir?
Affiliate programını yürüten bir meslek odası olabilir mi mesela? Mesleği icra etmek için yasal olarak üye olunması zorunlu olan, kamu kurumu niteliğinde Anayasal bir kuruluş, üyelerine yönelik böyle uygulamalar yapabilir mi? Yasal olarak değil sorum, etik olarak. Yaparsa, hangi kuruluşlarla böyle anlaşmalara gidebilir? Bu anlaşmalara kim karar verebilir?
Üyelik aidatını ödemek yasal bir zorunlulukken bu zorunluluğu/sorumluluğu yerine getiren, yani aslında yapması gerekeni yapan, üyelere madem aidatını ödedin sana ferdi kaza sigortası düzenledim ben de diyebilir mi meslek odası?
Ya da madem aidat borcun yok o zaman dilersen X petrol şirketinden indirimli akaryakıt alabilirsin diyebilir mi?
Meslek alanında bir ton sorun dururken, üyelerinin bir ton sorunu ortadayken, ülkenin bir ton sorunu varken meslek odası bu tür anlaşmalara vakit ayırabilir mi?
Ticarileşme, piyasalaşma öyle bir bataklık ki insan içine girince çıkmak isterken daha fazla batıyor. Aman, etrafta bastığımız yerlere dikkat edelim. Altımızdaki toprağın, dayandığımız değerlerin sağlamlığını iki kez kontrol edelim.
Yoksa bir de bakmışız ki, benim gibi, kendine yatırım yapmak başlıklı yazılar yazmaya başlamışız. Kendini yatırım yapılacak bir mal gibi görmeye başlamışız. Yazıyı, ayarım bozulduğunda hatırlatsın diye silmedim.
Hepimizin silkinip kendine gelmesi gerekir. Madem değiştiremiyoruz o zaman uyalım diyerek varılacak yer bellidir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.