Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Twitter hesabın olmadığı için zaman zaman üzüntü duyuyorum. 140 karakterle ifade edebileceğim bir konuyu / haberi blog yazısı halinde kurgulamak zor geliyor. Konu malum: sayısal karasal televizyon yayıncılığı. Tarih malum: Ankara'da sayısal karasal televizyon yayınlarının başlayacağı duyurulan tarih. Peki, 15 Ağustos 2013 tarihli RTÜK açıklaması ile ulusal lisans ihalelerine ilişkin işlemlerinin durdurulduğu bir ortamda bu tarihin geçerliliği var mıdır?
Twitter hesabım olsaydı yazacağım tweet şöyle olurdu: "1 Kasımda Ankara'da DTT'yi kim yapacak?"
özgür, ıptal kararına giden süreci özetleyen bir yazıya rastlamadım, sen benden daha iyi takip etmişsindir. biraz detaylı özet yapsan ne kadar makbule geçerdi:))
YanıtlaSildaha geniş bir yazıyı, bitirmeye çalıştığım yüksek lisans teziyle birlikte yazmış olacağım. ancak son gelişmeyi yorumlayan bir yazı hazırlayayım
YanıtlaSil