Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Böyle kışkırıcı başlıklar okunma sayısını arttırıyor mu bilemiyorum. Öyle özel bir şeyler olmayacak aslında. Perşembe günü Talin'de gerçekleştirdiğim Türkiye, sonunda sayısal karasal televizyon yayıncılığına başlıyor adlı sunumun yansılarını (slaytlarını) paylaşacağım. Yansıları resim olarak koyup altlarına kısa açıklamalar ekleyeceğim. Ben yansıya, anlatacaklarım sadece başlıklarını koymayı sevenlerdenim. Byle olunca sadece yansı pek bir şey ifade etmiyor.
Kendi açımdan çok başarılı bir seyahat oldu. Hayatımda ilk kez yurtdışında bir sunum yaptım. Etkinliğe Türkiye'den katılan tek kişi bendim. Öyle olunca, ülkedeki siyasi gelişmelerden ekonominin durumuna bir çok farklı soruyla karşılaştım. Dilim döndüğünce, aklım yettiğince yanıtlamaya çalıştım soruları. Yurt dışına çıkınca kendimi elçi gibi hissediyorum ve bir şekilde dışarıya karşı ülkemi savunmam gerektiğini düşüüyorum. Yanıtlarım, bu refleksimin etkisinde kaldı. Fikirlerimden çok söylemem gerektiğini düşündüklerimi söyledim. Ne kadar doğru bilemiyorum.
Teknik olarak bana çok katkısı oldu etkinliğin. Ses konusunda yapılacak çok şey olduğunu gördüm bir kez daha. Reklam yayınları sırasında patlayan sese yönelik getirilen yeni düzenlemelere bizde uyuluyor mu ilk araştıracağım konu olacak. Almanya'nın frekans düzenleme otoritesinden bir yetkili ile çok çok ilginç bir sohbetimiz oldu. Sunumum sonrası kendisi gelip tanıştı. Almanya'da neler oluyor, Türkiye'de ne yapılmalı konusunda yarım saatten fazla konuştuk. Sadece sayısal karasal televizyon değildi konu. Sayısal radyoyu da değerlendirdik. Bu görüşmenin ayrıntılarından paylaşabileceklerimi ayrı bir yazıda ele alacağım. Şu kadarını söyleyeyim ezber bozacak nitelikte öğrendiklerim.
Özgür bey izlenimleri heyecanla bekliyoruz..
YanıtlaSilT.E.
biraz daha zaman istiyorum. önümüzdeki hafta yazmaya çalışacağım
YanıtlaSil