İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
1970 - 1980 arasındaki 10 yılllık dönem içerisinde iki askeri müdahale geçirmiş bir ülkeyiz. Birisi muhtıra, birisi darbe şeklinde gerçekleşen bu iki müdahalenin etkilerini bugün de yaşadığımızı düşünüyorum. Yaşadığım ülke ve dünyaya dair dertlerim var. Daha iyi nasıl olabilir sorusunun yanıtını araken, geçmişte nelerin yaşandığını bilmek yararlı oluyor.
Oğuzhan Müftüoğlu, bu 10 yıllık dönemin merkezindeki bir isim. Onun baktığı noktadan yaşananları öğrenmek isteyenler için Bitmeyen Yolculuk iyi bir kaynak. Dönemi anlatan başka anı kitapları da okudum. Halen okumakta olduğum Gün Zileli'nin anıları da gene aynı döneme ilişkin bir başka tanıklık. Bu yazıda ve döneme tanıklık eden diğer anı kitaplarıyla ilgili yazılarımda yaşananlara, anlatılanlara ilişkin yorum yapmayacağım. Her olayı tarihsel koşullarıyla değerlendirmek gerektiğine inananlardanım. Bugünden durup, yaşananların sonuçlarını bilerek yorum yapmak kolay, ancak yanlış. Kendi adıma çabaladığım, o günlerde yaşananları okuyup bugün benzer durumlar karşısında doğru tavırlar geliştirme yeteneğine kavuşmak.
Şubat 2011'de ilk baskısını yapan nehir söyleşi tarzındaki kitap Ayrıntı yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum aynı tarihli dördüncü baskısıydı. 328 sayfalık anılar, kısa sürede okunuyor. Bir konuya değinerek bu yazıyı bitireyim. Müftüoğlu anılarında daha çok süreçleri değerlendiriyor. Kişilerle ilgili, özellikle özel hayatlarına dair yorumlar yok kitapta.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.