Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Adatepe Köyü, Zeus altarıyla ve koruma altındaki evleriyle Küçükkuyu'ya tepeden bakan bir "butik köy". Köyün girişinde, Zeus altarı sapağında Kır Kahvesi adlı bir bahçe var. Çay, ada çayı, kahve, gözleme gibi bu tür bahçelerin değişmezlerinin yanı sıra ekler pastasıyla fark yaratıyor. Sıcak servis edilen ekler, profiterole benziyor daha çok.hYuvaralak kekin arasında beyaz krema ve üzerinde bol çikolata ve fındık.
Adatepe, dediğim gibi bir "butik köy". Bu yörede böyle butik köy haline gelmiş başka köyler de var. İnsanlar büyük kentlerde bunaldıkça eskiden sahip olduklarının güzelliklerini hatırlıyor ve onlara dönüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.