Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Başlıktaki soruya yanıt vermeden bir durum tespiti yapmak gerekiyor. Sorunun yanıtı, bu tespit ile ortaya çıkacak. Durum tespitini maddeler halinde yapacağım:
Ancak bu yeterli mi? Mesele sadece Ankara'da yayın olması mı? Elbette hayır. Ülke nüfusunun %70'ini kapsaması gereken bir yayından ve 2015 yılı Mart ayında kapanacak analog televizyondan bahsediyoruz.
Süre kısa, gittikçe de kısalıyor. Yaklaşan seçimlerin getireceği yoğun siyaset düşünüldüğünde durum pek parlak görünmüyor.
- DVB-T2 alıcılarının yaygınlığı: 2013 model televizyonlar ile bu ihtiyaç büyük ölçüde karşılanıyor. Samsung'un ardından Sony'nin 2013 modellerinde dahili DVB-T2 alıcı var. Yayınların başlamasıyla birlikte, hatta belki başlangıç tarihinin yaklaşmasıyla dahili DVB-T2 alıcılı televizyon modelleri çoğalacaktır. Ayrıca DVB-T2 alıcılı kutular, USB alıcıları gibi alternatifler de gelecektir. Devlet, kutu fiyatlarında destekleme yaparsa yaygınlaşması çok daha hızlı olacaktır.
- Medya hizmet sağlayıcıların hazırlığı: Aslına bakarsanız, 6112 sayılı kanunda medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar olarak adlandırılan, bildiğimiz adıyla televizyon kanallarının sayısal karasal televizyon yayıncılığı için yapacakları pek fazla işlem kalmadı. Bu yayın içerisinde yer almak isteyenler düzenlenen multipleks kapasitesi tahsisi ihalesine katıldı. Ulusal, yerel ve bölgesel lisansları 10 yıllığına satın aldı. Bu lisanslar ile yayınlar başladığında hazırladığı içerikleri multipleks operatörü şirkete teslim edecek. Eskiden işletmekte olduğu vericilerini bedeli karşılığında RTÜK tarafından onaylanacak verici tesis ve işletim şirketine devredecek. Sayısal karasal yayın için bu şirketten hizmet satın alacak.
- Verici tesis ve işletim şirketi: 6112 sayılı yasanın ilgili maddesi ve yasaya bağlı olarak çıkartılan yönetmelikte tanımlandığı şekliyle verici tesis ve işletim şirketinin kim olduğu henüz net değil. Halen Ankara'da yayın testlerini sürdüren ve 16 yayıncı şirketin ortak olarak kurduğu ANTEN A.Ş., henüz RTÜK tarafından seçilmiş değil. Her ne kadar ANTEN A.Ş.'ye DVB-T2 testleri için frekans verilmiş olsa bile tematik yayın ile ilgili ihaleden kaynaklı bir yasal sıkıntı yüzünden sürecin bu aşaması tıkanmış durumda. Tıkanıklığın nasıl açılacağını bilemiyorum. Atılacak adımlar yeni itirazlar doğurabilir. Bekleyip göreceğiz. Buradaki tıkanıklık, sürecin tümünü etkiler nitelikte. Verici tesis ve işletim şirketi RTÜK tarafından onaylanmadıkça bu şirketin DVB-T2 şebekesini kurması olanaklı olmuyor. Şebeke olmayınca yayın yapılamıyor. Bir yandan lisansların kullanım süreleri bir yandan 2015'te analog yayınların kapatılması takvimleri herkesi sıkıştırıyor.
- Sendikalar, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları: Süreci takip edip gerekli girişimleri yapması gereken sivil toplum kuruluşlarının başarılı bir sınav verdiğini söylemek pek mümkün görünmüyor. Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) ve Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi dışında konuyla ilgili bilgilendirici etkinlik düzenleyen bir STK duymadım. Benim eksik bilgimden kaynaklanan bir durum varsa düzeltmeye hazırım. Oysa işçi sendikalarından memur sendikalarına barolardan tüketici derneklerine, hayatının bir yerinde televizyon bulunan herkesi ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor / yaşanacak. Bu konuların tekniğine uzak olmak bir mazeret değil. Çünkü konu sadece teknik değil.
Ancak bu yeterli mi? Mesele sadece Ankara'da yayın olması mı? Elbette hayır. Ülke nüfusunun %70'ini kapsaması gereken bir yayından ve 2015 yılı Mart ayında kapanacak analog televizyondan bahsediyoruz.
Süre kısa, gittikçe de kısalıyor. Yaklaşan seçimlerin getireceği yoğun siyaset düşünüldüğünde durum pek parlak görünmüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.