Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Etiket bulutunun söylediğine göre İnci ARAL etiketine sahip yazı sayısı 17 oluyor. Yayınlanmış tüm eserlerini okumaya karar vermemin üzerinden ne kadar geçti hatırlamıyorum, ama korkarım ki sona yaklaşıyorum. Geçenlerde öğrendiğime göre ARAL, yeni bir roman hazırlığındaymış. Uzun sayılabilecek bir süredir beklediğim bu yeni romanın Yeni Yalan Zamanlar üçlemesinin Melike Eda'sıyla bir ilgisi olmasını çok isterdim. Gazetede okuduğum söyleşilerinin birinde Melike Eda'yı yeni bir romanda görmek isteyenlerin sayısının çok olduğunu belirtmişti ARAL.
Yazma Büyüsü, ARAL'ın son dönemde kitaplarını basan Kırmızı Kedi yayınevinden çıkmış. 2011 tarihli ilk baskısını okudum. Korkarım ki yeni baskısı da yok zaten. 2005-2010 yılları arasında çeşitli mecralarda yayınlanmış makalelerinin derlemesiyle oluşturulmuş bir deneme kitabı. Anlar, İzler, Tutkular'ın yenilenmiş hali olarak nitelendirilebilir. Tarz olarak iki kitap birbirinin aynısı.
Okudukça, okumam gerektiğini düşündüğüm yazarların sayısı artıyor. Yazma Büyüsü sonrası listemin başına Ayla Kutlu'yu koydum. İsmini bu kadar sık duyup henüz hiç bir kitabını okumadığım iki isimden birisi Ayla Kutlu, diğeri ise Sevgi Soysal. Kendime iş edinip bir sahaf ziyareti yapmanın zamanı gelmiş demek ki. ARAL, denemelerinin bir bölümünü günümüz hikayecilerine ayırıyor. Attila Şenkon, Mehmet Güreli, Hakan Şenocak ve Nazlı Eray sayfalarıına konuk olan isimlerden. Yeni okuyacaklarıma karar verirken, ARAL'ın yazdıkları işimi kolaylaştırıyor. Attila Şenkon'u başka türlü keşfedemezdim sanırım.
İnternette blog okumayı gazete sayfalarına bakmaya tercih edenlerdenim. Özellikle ortak beğenilerimiz olan, hayata birbirine yakın pencerelerden bakan, baktığımızı düşündüğüm, kişilerin bloglarını tercih ediyorum. Böyle bir internet dolaşması sırasında ARAL tutkunu bir okur ile karşılaşmıştım. Onun ARAL ile ilgili yazdığı bir cümle aklımdan gitmiyor. Paralamadefteri'nin yazarı ARAL'ın Ölü Erkek Kuşlar adlı romanıyla ilgili yazdığı 20 Ağustos 2007 tarihli yazısına şöyle başlamış:
İnternette blog okumayı gazete sayfalarına bakmaya tercih edenlerdenim. Özellikle ortak beğenilerimiz olan, hayata birbirine yakın pencerelerden bakan, baktığımızı düşündüğüm, kişilerin bloglarını tercih ediyorum. Böyle bir internet dolaşması sırasında ARAL tutkunu bir okur ile karşılaşmıştım. Onun ARAL ile ilgili yazdığı bir cümle aklımdan gitmiyor. Paralamadefteri'nin yazarı ARAL'ın Ölü Erkek Kuşlar adlı romanıyla ilgili yazdığı 20 Ağustos 2007 tarihli yazısına şöyle başlamış:
İnsan hep böyle romanlar okumak istiyor, hep böyle yazar anlatırken kaybolayım istiyor. İnci Aral da neyi anlattığından çok nasıl anlattığını sevdiğim yazarlardan. Hani şöyle alsa eline kalemi de hergün ne yaptığını yazsa, en sıradan gününü anlatsa, çok güzel anlatır, öyle güzel anlatır ki bazen başa dönüp birkaç kere daha okumak, başa sarıp sarıp dinlemek gelir içimden. Bilmem anlatabildim mi, işte o kadar seviyorum ben böyle yazarları ve onların tüm romanlarını.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.