Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Soldaki resim Andrea del Sarto tarafından 1517 yılında çizilmiş Madonna delle Arpie adlı tablonun Vikipedi'deki görselinden. Peki bu resmin, Kürk Mantolu Madonna romanı / uzun hikayesi ile ilgili bir yazıda ne işi var?
Sabahattin Ali'den okuduğum ilk roman. Daha önce şiir kitabını okumuştum. Roman, Havranlı bir gencin Berlin'de tanıdığı ve ardından talihsiz bir şekilde kaybettiği aşkla ilgili. Aşkın bu kadar iyi tarif edildiği çok metin okumuşluğum yok. 1920'li yılların Berlin'inde arka planda Almanya'nın ve dünyanın geçtiği karışık döneme göndermeler de var. Romanı iki parçaya ayırırsak, ilk bölümde anlatıcının memuriyet hayatına bakışını Dostoyevski'nin kahramanlarının bakışlarına benzerliği dikkat çekici. Raif Efendi'nin günlüğünü okuduğu ikinci bölümde ise sevmek, arkadaşlık ve aşk çok çarpıcı tespitlerle anlatılıyor. Raif Efendi'nin aşık olduğu Maria'nın ağzından aşkın ne olduğu ve ne olmadığı anlatılmış. Kadına "ele geçirilmek istenen varlık" olarak bakıldığı tespiti, romanın yazıldığı yıllar düşünüldüğünde çok değerli.
Sabahattin Ali'nin dolaşmayı sevdiği Kaz dağlarının eteklerinde, onun yazdıklarını okumak ayrı bir mutluluk. Roman kahramanı Raif Efendi'nin kasabası Havran'a gittim. Edremit'te Sabahattin Ali'nin bir müzesi varmış. Fırsat bulursam orayı da görmek ve fotograflamak istiyorum.
Benim okuduğum Yapı Kredi Yayınları'ndan 2012 tarihli 53. baskısıydı. İlk baskı Remzi Kitabevi'nden 1943 yılında yapılmış. 160 sayfa.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.