Ana içeriğe atla

Digital TV CEE ilk gün

Genel değerlendirme ve OTT özel günü yazılarının ardından, Digital TV CEE ile ilgili kalan 3 yazı. Etkinliğin düzenleyicisi Informa şirketi, katılımcıların sunumlarını paylaşıyor. Günlerle ilgili değerlendirme yazılarını, paylaşılan sunumlar üzerinden yapıyorum. Benim gibi etkinlik öncesi OTT özel gününe katılanlar için Krakow'daki ikinci, sadece Digital TV CEE etkinliğine katılanlar için ise ilk gündü. Gün boyu paneller ve sunumlarla dolu, yoğun program preseco (köpüklü şarap) kokteyli ile bitti.
Geçenlerde Londra'da katıldığım Connected TV Summit etkinliğinde en çok konuşulan konuların başında, akıllı televizyonların set üstü kutusunun yerini alıp alamayacağına dairdi. Madem televizyon akıllı o zaman kutuyu, STB as an app olarak adlandırılan, uygulama yükleyerek ortadan kaldırsak son dönemin moda tartışması. Bu tartışmaya, herkes kendi durduğu noktadan yanıt veriyor. Dune HD gibi kutu üreticileri, haliyle sorunun yanıtını HAYIR olarak veriyor. Dune HD, dünyanın en küçük alıcılarını da geliştiren bir firma. Set üstü kutusunun devam edeceğine yönelik tespitlerini şu gerekçelere dayandırıyorlar:
  • Televizyonların işletim sistemlerinde standart yok. Linux TV, Android, Google TV farklı sürümleriyle piyasada. Bu farklılık, operatörlerin her birisi için ayrı uygulama geliştirmesini gerektiriyor.
  • Kutu, sadece kutu değildir aslında. Operatör ile müşteri arasındaki köprüdür bir yerde.
  • Kim önemli bir etkinlik öncesi televizyonun güncelleme yapmasını ister ki?
  • Özellikle yaşlı insanlar, televizyonlarının, uygulamalarının güncellemesi gibi işlemlerle uğraşamazlar.
  • Televizyonun yenilenme periyodu 7 yıl, oysa set üstü kutularda bu süre çok daha kısadır.
Bu tartışmada kimin haklı olduğunu zaman gösterecek. Kısa vadede set üstü kutusunun piyasadan silineceğini beklemiyorum. Uzun vadede ise ev içerisinde medya hizmet sunucusu şeklinde merkezi bir cihaz haline dönüşeceğini düşünüyorum. Televizyonlar ise daha çok monitör halini alacak. Akıl, televizyondan merkezi cihaza kayacak.
Init, Litvanya'da hizmet sunan bir şirket. Temelde telekom hizmetleri sunsa bile son yıllardaki gelişmeler ve yakınsamalar ile telefon, televizyon ve interneti birlikte paketleyip double, triple ve quadrable play olarak adlandırılan 2, 3, 4'lü paketler sunmaya başlamış. Init'in sunumunu izlerken ülkemizdeki durumu düşündüm. Evimde internet ve televizyon hizmetini kullandığım TÜRKSAT, neden Voip hizmeti de sunmaz, neden sabit numaramı Türksat'a taşıyamıyorum diye. Bir bildikleri vardır diye konuyu fazla deşmeden günü anlatmaya devam edeyim.
İlk günden aktaracağım üçüncü sunum, hepimizin/hepinizin bildiği Discovery Network'ten. Dünyanın büyük bölümünün ilgiyle takip ettiği programların yapımcısı dev bir şirket Discovery. 2012 yılında prodüksiyon için 1,5 Milyar ABD Doları kaynak ayırmışlar. Temelde dev bir içerik üreticisi. Uluslararası bir şirket, ancak yerel operasyonlara da önem veriyor. Polonya'nın başkenti Varşova merkezli CEEMEA operasyonuna 1996 yılında başlamışlar. Sunumda, Discovery'nin bu bölgede yaptırdığı bir araştırmanın sonuçları paylaşıldı. Tam rakamları vermeyeyim ancak şu kadarını söyleyeyim linear televizyon izlenme sürelerinin artmaya devam edeceğini bekliyorlar. Yeni neslin on demand ve non-linear tv izleme alışkanlıklarına karşın linear'ın önemini koruduğu tespiti yapılmış. Discover On Demand ise gelecek günlerde yeni neslin ihtiyacına yanıt verecek nitelikte bir uygulama. Bununla, farklı cihazlardan farklı mekanlardan Discovery içeriğine erişilebiliyor.
Bugünden aktaracağım son sunum Vectra adlı operatörden. Bu etkinliklere katılmanın en büyük artısı, Vectra gibi firmaların sunumlarını izleyebilmek, sunum sonrası soruları iletebilmek. Vectra, Polonya gibi % 85'i Pay TV abonesi olan bir pazarda mücadele eden operatörlerden birisi. Fazlasıyla doymuş Pay TV pazarında öne çıkmak hiç kolay değil. Kanal sayısı, fiyat, hizmet kalitesi halen tercihte önemli kriterler olsa bile hizmetleri paketlemek, mevcut müşteriyi tutmak açısından en öne çıkan durumunda. Tek servis alanların hizmetten vazgeçme oranıyla, iki, üç hatta dört servis alanların hizmetten vazgeçme oranlarındaki farklılık çok dikkat çekiciydi. Ülkemizde pek üzerinde durulmadığını düşündüğüm bu "paketleme" fazlasıyla önemli görünüyor. Belki yakında piyasaya çıkacak ürünlerde bu konuya daha fazla dikkat edilir.
Elbette koca bir gün boyunca sadece dört sunum yapılmadı. Ufuk açıcı paneller, fuar alanında birebir sohbetler, stand başlarında teknoloji anlatımları daha bir çok şey vardı Digital TV CEE'de. Önümüzdeki yıl Haziran ayında Budapeşte biletlerinizi şimdiden alın. Bu etkinliğin 2014 ayağını kaçırmayın. Size küçük bir tüyo da vermiş olayım. İstanbul'dan Budapeşte'ye gidiş dönüş biletinizi 150 TL gibi bir fiyata alabilirsiniz. Merak etmeyin, bahsettiğim bilet otobüs bileti değil, uçak...

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Hac / Paulo Coelho

Bugüne kadar hiçbir eserini okumadığım yazarlardan birisiydi Paulo Coelho. Siz sormadan söyleyeyim, henüz Simyacı'yı okumadım. Hac, Simyacı'nın da yazılmasına vesile olan bir hac yolculuğunu anlatıyor. Yolculuk, Santiago yolu ya da el Camino de Santiago olarak bilinen farklı rotalarda ve farklı yönlerde yapılabilen uzun, yüzlerce kilometrelik, bir yürüyüşten oluşuyor.  Hac'ın arka kapağını okuduğumda aklıma Nermin Yıldırım'ın Ev adlı romanı geldi. Ev'de de romanın kahramanı Santiago yolunu, farklı bir yönde ve rotada yürüyordu. Coelho'nun romanı ne kadar kurgu ne kadar anı tam anlaşılmıyor. Metaforik anlatımlar olarak okuyabileceğiniz kimi olaylar belki de gerçekten yaşandı. Bu bakımdan ilgi çekici ve korkutucu. İnsanın kendiyle yüzleşmesi için geçmesi gereken aşamalar gibi sıralanmış bölümler. Arada yapılacak egzersizler ayrı başlıklar halinde sunulmuş. Bu bakımdan kişisel gelişim kitabı olarak da okunabilir.  Coelho'nun diğer eserlerini okumak için bir he...

Trabzonspor U19 takımının başarısı üzerine

Bu yazıyı hazırladığım 2 Nisan 2025 günü itibariyle Trabzonspor A takımı, Süper Lig'de 27 maçta 9'ar galibiyet - mağlubiyet ve beraberlik ile 36 puan toplayarak 10. sırada yer alıyor. Trabzonspor U 19 takımı ise U 19 Elit A Ligi'nde 26 maçta 18 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile 59 puan toplayarak, lider Galatasaray'ın iki puan gerisinde ikinci sırada. Bu arada Trabzonspor U 19 takımının üç maç eksiği olduğunu ekleyeyim. Bu eksik üç maçını da kazanırsa 7 puan farkla lider olması mümkün.  UEFA Gençlik Ligi'nde yarı finale çıkan ve bu yolda İtalya'dan Juventus, Atalanta ve Inter'i eleyen takımımız, kupaya doğru emin adımlarla ilerliyor.  Trabzonspor Fatih Sultan Tekke yönetiminde U 19'daki gençleri A takıma dahil etme stratejisini uygularsa uzun süreli başarının gelmesi işten bile değil.  Gençleri bir kez daha kutluyorum. Kupayı ülkemize getireceklerine yürekten inanıyorum. 

Klasik televizyonlar ne zaman biter?

Klasik televizyon yayıncılığının biteceğine dair bir öngörüde bulunmuştum . 2013 ve ardından 2018'de bu konu üzerinde görüşlerimi paylaşmıştım. O yazılarımda klasik TV yayınlarının giderek sönümleneceğini ve platformların baskın hale geleceğini ileri sürmüştüm.  Aradan geçen sürede bu öngörümün bir noktaya kadar gerçekleştiği, ancak klasik TV yayınlarının sürdüğü tespitini yapmak yerinde olur. Platformlar ve YouTube, video içeriği tüketmek için yeni neslin ilk tercihleri olmakla birlikte, 50 + yaşlardakiler için klasik TV hâlâ önemli.  20 sene sonra bu yazıyı yeniden güncellersem, klasik TV'lerin döneminin biteceği öngörümün gerçekleştiğini yazarım diye düşünüyorum.

Yirmi Yıl Sonra Gelen Misafir

Kuşlar, horozlar, eşekler hepsi kendi dilinde güneşi selamlarken, biraz daha uyuyabilsem diye uğraşmak boşunaydı.  Haydi kalk bakalım, diyor hepsi. Güneş doğdu, gün başladı. Yapılacak onca iş seni bekliyor. Misafirin de gelecek, hem de. Gözlerimi ovuşturarak doğruldum yer yatağından, serin sabah havası yüzüme hafifçe çarpıyordu. Çaydanlığın içinden yükselen buhar sesini duyunca mutfağa yöneldim. Annem erkenden kalkmış, sobayı da yakmış, her şey hazır gibiydi. Misafirin kim olduğunu hâlâ söylememişti ama yüzündeki gizemli gülümseme merakımı daha da artırıyordu. Bahçeye çıkıp tavuklara yem verirken aklım hep o yaklaşan misafirdeydi. Evin küçüğü olsam da benim de yapmak zorunda olduğum şeyler vardı. Tavukların yemlenmesi sabah rutinim arasında. Yemlerini verdikten sonra yumurta var mı kontrolü de bende. Abim ve ablam gibi okula gitmiyorum henüz. Misafir kaçta gelecek acaba? Saat sekizi biraz geçiyordu, uzaklardan tozlu bir araba sesi gelmeye başladı. Yokuştan çıkan eski model minibüsü...

Rangers - Fenerbahçe maçı devre arası yorumlarım

Blogumda futbola dair yazı sayısı fazla değil. Böylesini ise ilk kez deniyorum. Saat itibariyle 14 Mart 2025'e girdiğimiz bu dakikalarda, İstanbul'da 3-1 kaybettiği maçın rövanşında en az iki farklı galibiyet arayan Fenerbahçe'nin ilk yarısını 1-0 önde bitirdiği maçın devre arasına dair görüşlerimi kayda geçiriyorum. İlk yarıyı tek cümle ile özetlemem gerekirse, iyi oynamasak da golü bulduk, derdim. Rangers'ın oyunun kontrolünü elinde tuttuğu, arada kalemizde tehlikeli pozisyonlara girdiği, bizimse bir türlü organize ataklar geliştiremediğimiz bir ilk yarı izledik.  İkinci yarıda, uzatmalara gitmek için iki farklı galibiyet şart. Başka bir ifade ile, gol yemeden en az bir gol daha bulmalıyız. Talisca ve El Nesri gibi her an skora katkı yapabilecek oyuncuların olduğu Fenerbahçe, bunu başaracaktır.  Maç sonu yorumlarımı da sıcağı sıcağına kaydedeceğim. 

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.