Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Başlık size bir şey ifade etmediyse siz de balık tutma ile ilgilenmiyorsunuz demektir. Fotografta gördüğünüz tabelayı gördükten sonra ilk işim dükkana girip, kelimelerin anlamını öğrenmek. Balık yemleriymiş. Boru kurdu, sülünes ve mamun.
izin devam ediyor
Yazılacaklar birikiyor. Yeni kitaplar, yeni mekanlar, insanlar ve ilişkiler üzerine gözlemler. Fotograflar da birikiyor. Egenin serinleten rüzgarları, sakin sahiller, sakin hayat. Emeklilik günlerini yaşayan atlar ve insanlar buralarda, birlikte.
Hepsi yarıştıkları günlerin anılarıyla hayata tutunuyor. Mutlular mı? Atlarla konuşamadım, ancak insanlar mutlu görünüyor. Belki eski, hızlı günlerin hareketini arıyorlardır, ama yaşın getirdiği huzur ve dinginlik isteği ağır basıyor sanırım. İnsanlar, torunlarıyla ilgileniyor çoğunlukla. Şimdilerde çocuklarla ilgilenmek bile zaman zaman bana zor gelirken, ileride torun bakar mıyım diye düşünmeden edemiyorum. Zorlanırım sanırım. Bu sakin günlerde, sakin Ege kasabasının sakin bir sabahında, kasabanın erkenci kitapçısında Adalet Ağaoğlu'nun Roman-tik Bir Viyana Yazı'nı okudum. Bu kitapla ilgili uzun uzun yazacağım. Ben bu uzun yazıyı hazırlarken, kitabı merak edenler için çok başarılı iki eleştirinin bağlantılarını paylaşayım.
İlk eleştiri yazısı Nazan Bekiroğlu'ndan. Bilimsel makale tadında bir yazı. Belki de bilimsel bir makaledir. Çünkü Bekiroğlu edebiyat alanında profesör ünvanıyla üniversitede çalışan bir akademisyen.
Mustafa Zeki Çıraklı, ikinci yazının sahibi. O da Bekiroğlu gibi edebiyat alanında akademik kariyer yapmış. Onun yazısı da çok kapsamlı ve sağlam bir eleştiri.
Yazılacaklar birikiyor. Yeni kitaplar, yeni mekanlar, insanlar ve ilişkiler üzerine gözlemler. Fotograflar da birikiyor. Egenin serinleten rüzgarları, sakin sahiller, sakin hayat. Emeklilik günlerini yaşayan atlar ve insanlar buralarda, birlikte.
Hepsi yarıştıkları günlerin anılarıyla hayata tutunuyor. Mutlular mı? Atlarla konuşamadım, ancak insanlar mutlu görünüyor. Belki eski, hızlı günlerin hareketini arıyorlardır, ama yaşın getirdiği huzur ve dinginlik isteği ağır basıyor sanırım. İnsanlar, torunlarıyla ilgileniyor çoğunlukla. Şimdilerde çocuklarla ilgilenmek bile zaman zaman bana zor gelirken, ileride torun bakar mıyım diye düşünmeden edemiyorum. Zorlanırım sanırım. Bu sakin günlerde, sakin Ege kasabasının sakin bir sabahında, kasabanın erkenci kitapçısında Adalet Ağaoğlu'nun Roman-tik Bir Viyana Yazı'nı okudum. Bu kitapla ilgili uzun uzun yazacağım. Ben bu uzun yazıyı hazırlarken, kitabı merak edenler için çok başarılı iki eleştirinin bağlantılarını paylaşayım.
İlk eleştiri yazısı Nazan Bekiroğlu'ndan. Bilimsel makale tadında bir yazı. Belki de bilimsel bir makaledir. Çünkü Bekiroğlu edebiyat alanında profesör ünvanıyla üniversitede çalışan bir akademisyen.
Mustafa Zeki Çıraklı, ikinci yazının sahibi. O da Bekiroğlu gibi edebiyat alanında akademik kariyer yapmış. Onun yazısı da çok kapsamlı ve sağlam bir eleştiri.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.