Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Dünyanın neresine giderseniz gidin aynı lezzeti bulabilirsiniz.
Her yerde, sizinle aynı dili konuşan servis elemanları olacak.
Alıştığınız lezzet, istediğiniz hızda.
Her yerde, sizinle aynı dili konuşan servis elemanları olacak.
Alıştığınız lezzet, istediğiniz hızda.
Yukarıdaki sloganlar hiç bir kafenin, kahve zincirinin, hamburgercinin değil. Öyleyse bile bunu bilerek kullanmadım. Yazdıklarım, gördüklerimden ibaret. Ben dünyanın bir ucuna gittiğimde "alıştığım lezzet"i aramadım hiç bugüne kadar. Hep burada "yerel ne var, farklı ne var"ın peşine düştüm. Siz de benim gibilerdenseniz Kafe Stokholm'ü seveceksiniz.
TBMM'nin ilk vekillerinden Tunalı Hilmi Bey'den adını alan cadde üzerinde Esat kavşağına doğru ilerlerken sol kolda yeralan bu kafe, duvarları süsleyen İsveç manzaraları, çeşit çeşit dökme çayları, ev yapımı lezzetindeki (belki de ev yapımıdır, sormadım aslında) kurabiyeleri ve pastaları ile keyifli ve farklı bir mekan. Çalışanlarından öğrendiğime göre sahipleri Stokholm'de yaşıyorlarmış ve orada da bir kafeleri varmış. Oradaki kafenin adını da söylemişlerdi, ama unuttum. Belki bu yazıyı okuyan ve oradaki kafenin adını bilen birisi yorum yazar. Hep birlikte hatırlamış/öğrenmiş oluruz.
Tuna boylarından gelen Hilmi Bey'den adını alan bir caddeye TOMAlı ismi hiç yakışmıyor. Umarım bu yeni isim kalıcı olmaz, umarım herkes sağduyulu hareket eder. Bu süreçte kamu mallarına verilen zararları gündeme taşıyanlara ise tek sözüm:
Kırılan cam tamir edilebilir, ama yiten canın telafisi yoktur.
Tunalı Hilmi Caddesi No: 100
Çankaya - ANKARA
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.