İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
İşin doğrusu bu TS, muhtemelen Trabzonspor anlamına gelmiyordur, ama önemli mi? Bize her yer Trabzon değil mi?
Krakow'u boydan boya dolaşan Vistula nehri kıyısı yürüyüş ve bisiklet yollarıyla çevrili.
şehrin önemli yerleri birbirine yakın.
Jean Paul, Krakow doğumlu değil belki ama burada okumuş ve yaşamış.
Bu levhanın benzerlerini yıllar önce Almanya şehirlerinde de görmüştüm. EGO Cepte'den yararlanmak için bir şekilde internete erişmeniz gerekiyor. Oysa bu durak bilgilendirmeler için görebiliyor olmanız yeterli. Gerçi bir şey önerirken mevcut koşulları da gözetmek şart elbette. Böyle ekranlar ne kadar sağlam kalır sorusu ciddi bir soru ne yazık ki.
fotoğraflara bakarken anlamadım neden çektiğimi. sonradan fark ettim duvardaki tabelayı. Krakow'un market square denilen 14. yüzyuldan kalma meydanında Google ofisi var.
Bu görüntü bana Santiago de Chile'yi hatırlattı. Eve döndüğümde iki fotoğrafı yan yana yayınlarım. Pazar meydanında kumaşçılar çarşısı.
Papa2ç John Paul'ün yaşadığı yer olan Krakow, oldukça dindar bir kent. Kent dindar olmaz tabii, dindar insanlar yaşıyor. Bol miktarda kilise var. Görünen St. Mary kilisesi. 13. yüzyıldan kalma bir kilisenin temelleri üzerine 14. yüzyılda inşaa edilmiş Gotik tarzda bir yapı.
Bu fotoğraflar hep meydandan. Bu küçük bina da bir başka kilise. St. Adalbert's Kilisesi. Bina, muhtemelen Krakow'un en eski kilisesinin kalıntıları üzerine yapılmış. Barok tarzda 18. yüzyılda inşa edilmiş.
Kiliseye bir başka açıdan bakmak. Adam Mickiewcz, 19ç yüzyılda yaşamış Polonyalı şair.1940'ta Nazi işgalinde zarar görse bile 1955'te onarılmış.
St. Mary kilisesi ile Hard Rock kafe yanyana.
Barbikan, Krakow'un manzarasını oluşturan önemli yapılardan. Aslında bir kale. 15. yüzyıl sonlarında Kral Jan Olbracht tarafından Türklerle Bukowina'da yaptığı savaş sonrası yaptırmış. Kale hiç işgal edilmemiş. İkinci Dünya savaşında hasar görmeyen ender şehirlerden Krakow.
Misisipi nehrinde olur sanırdım böyle yandan çarklı nehir vapurları. Krakow'da da varmış.
Bahsettiğim manzara böyle.
Sovyet döneminin planlı kenti Nowa Huta, insanlığın unutulduğu dönemleri insanlara unutturmamak adına müzeleştirilmiş Ausscwitz ve Birkenau kampları, tuz mağraları ve Katoviçe kenti Krakow'a gelince gezilebilecek yerler. Benim hiçbirisini görme şansım olmayacak sanırım. Becerebilirsem Nowa huta'ya gideceğim ki Krakow merkezden 20 dakika sürüyormuş tramvayla.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.