Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Krakow'un bir bölgesi, Sovyetler Birliği döneminde "düzenli kent örneği" diye inşaa edilmiş. Yarın fırsat bulabilirsem gidip göreceğim. Cetvelle çizilmiş gibi düzgün caddeler, meydanlar ile değişik bir yermiş. Bu yeri Krakow'un hemen her noktasında bulabileceğiniz turizm bürolarının düzenlediği "Komünizm Turu" ile de görebilirsiniz. Yukarıdaki fotoğraf o dönemden kalma bir minibüse ait. Bahsettiğim turda bölgeyi bu minibüslerle gezdiriyorlarmış.
Büyük pazar meydanında bir heykel. Anlamına ilişkin bir şeyler okuyunca ekleyeceğim buraya. Heykeltraşı İgor Mitoraj ve heykelin adı Eros Bendato (yıkılmış Eros). Wikipedia'daki bilgilere göre heykelin bir benzeri Valencia'da da varmış. Krakow'dakinin yılı 1999. Mitoraj, 1944 Almanya doğumlu, Polonya'lı bir sanatçı. Hasar duygusunu öne çıkartıyormuş.
Kumaşçılar pazarı bir başka açıdan.
Kumaşçılar pazarının içi.
St. Mary kilisesi.
Kurumuş dalların üzerinde yeni açmış çiçekler. Hayat gibi, bir yandan bitiyor, bir yandan başlıyor. Her şey döngülerden ibaret aslında. Ne yazık ki günümüz insanının üzülmeye, moralinin bozuk olmasına hakkı yok. Hemen toparlanmalı, toparlanamıyorsa, zamana ihtiyacı varsa olmaz. Hemen bir anti depresan kullanmalı. Her daim mutlu olanlardan uzak durmak lazım...Doğal değiller.
İşte meşhur kale. Yukarıdaki fotoğraflar kaleye çıkış merdivenlerini gösteriyordu. İçerisinde biletle gezebileceğiniz müzeler var. Belirli sayıda ziyaretçi alıyorlar müzelere. Bu yüzden erken gitmekte fayda var. Elbette müzeleri gezemedim. Ancak kalenin içerisine girmek serbest ve bir kapıdan girip diğerinden çıkabiliyorsunuz.
Papa 2. John Paul'ün Krakow için önemi büyük. Aslında bizler için de farklı bir anlamı var, neyse ki Krakow'lular, en azından benim karşılaştıklarım, İtalya'daki olayı pek hatırlamıyor. Belki Papa, vefatından önce affettiği içindir. Kimbilir?
Bu ortaçağı hatırlatan kapıları çok sevdim. İnsan kendisini farklı hissediyor. Sanki zaman yolculuğuna çıkmış gibi.
Hava, görüldüğü gibi yağmurlu ve gerçekten soğuk. 2008 yılında Viyana'ya gittiğimde de inanamamıştım. Yaz ayında böyle soğuk olur mu diye. Oluyormuş.
Katowice Krakow'a epey yakın, Varşova'ya ise IC trenleri 2-2,5 saatte gidiyormuş. İki kent arasında elbette uçak seferleri de var.
Bu ilan panolarından bir zamanlar Devlet Tiyatrolarının da vardı. Aslında ne güzel olur kentlerimizde bunları yeniden görsek. Reklam panoları yerine böyle ücretsiz kullanılabilecek panolar olsa.
Kişi başına düşen AVM metrekaresi olarak İstanbul'u geçmiş bir kentten gelince ve SD hafıza kartı almam gerekince ara ki bir AVM bulasın (!) Aslında eski pazar meydanının yanı başındaymış Galeri Krakowska. İçine girince nerede olduğunuzu karıştırabilirsiniz. Aynı markalar, aynı vitrinleri ve aynı davranan tezgahtarlarıyla: Welcome to the Capitalism der gibiler.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.