Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Cemal Bali Akal'ın tercümesiyle Can Yayınları'ndan 1985 basımı Yürek Söken'i okudum geçenlerde. Bir haftalık köy tatilimiz, kitap okuma bakımından çok verimli geçti. İnci Aral, Kerem Işık, Nalan Türkeli'nin eserlerini bitirdim, Ece Temelkuran'ın son romanı Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ı ise yarıladım. Yürek Söken'in okuduğum baskısında bir önsöz yer alıyor. Boris Vian'ı tanımayanlar olabilir düşüncesiyle yazarla ilgili bilgiler sıralanmış. 39 yaşında, Mezarlarınıza tüküreceğim romanından uyarlanan filmi izlerken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Vian, bir çok türde bir çok eser bırakmış ardında. Romanları arasında Yürek Söken'i, diğerlerinden ayıran bir özellik var. Yürek Söken, yazıldıktan sonra gözden geçirilmiş bir roman.
Değişik bir roman Yürek Söken. Köye ulaşan bir psikiyatr, üçüz çocukların doğumuna denk gelir. Psikiyatr, eve mi gelmiştir, geçerken mi uğramıştır romanda belirtilmemiş. Neden evde kalmaya karar verdiği, ev ahalisinin bu durumu neden doğal karşıladığı da açıklanmayan durumlardan. Çocukların annesi, bebek sahibi olan çoğu kadın gibi, doğum sonrası yeni hayatına uyum sağlamada sorunlar yaşıyor. Roman, kadının kendisini çocuklarına akıl dışı şekilde adaması, psikiyatrın köyde ve evde uyguladığı / uygulamaya çalıştığı psikanaliz seansları, çocukların babasının seçimleriyle sürüyor.
Etkileyici iki alıntıyla bu değişik romanla ilgili yazımı bitireyim:
"Bazı insanları seviyoruz diye kalamayız yerimizde, başkalarından nefret ettiğimiz için gideriz. Yalnız çirkin şeyler insanı harekete zorlar" s.135
"Böyle, yanınızda sizi şımartan biriyle, sıcacık ve sevgi dolu küçük bir kafeste hep birlikte kalmak harika bir şey olmalıydı." s.240
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.