Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Haber güncel değil, zaten olması da gerekmiyor. Tematik türde yapılacak ulusal yayınlar için düzenlenen sıralama ihalesinin yürütmesi, yapılan başvuru üzerine ilgili mahkemece durduruldu. Peki şimdi ne olacak? Kasım 2013'te Ankara'da sayısal karasal televizyon yayınını seyredebilecek miyiz? İki yıldan az kalan sürede Türkiye'de analog yayınlar kapatılabilecek mi?
Sürecin ilerlemesini sıkıntıya sokan bir başka gelişme ise ANTEN A.Ş. tarafında yaşandı. 17 Nisan 2013 tarihinde EMO Ankara Şubesi'nin düzenlediği panele katılanlar hatırlayacaktır. Panelde KESK'e bağlı Habersen sendikasının açtığı bir dava olduğundan bahsetmiştim. Bu dava DANIŞTAY'ın verdiği kararla, şimdilik sonuçlandı. İtirazlar kararı değiştirmezse Danıştay, ANTEN A.Ş.'ye TRT'nin ortak olmasına izin veren Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurdu. Yani TRT, ANTEN A.Ş.'nin ortaklarından birisi olamayacak. Sendikanın yaptığı basın açıklaması, ulusal basında ve sektörde pek yankı bulmadı. Oysa, sürecin önünü açacak öneriler getirmişler:
SENDİKAMIZ NEYİ SAVUNUYOR?Sendikamız, ANTEN A.Ş:’ye aktarılmak istenen bu hizmetin bir “Kamu Hizmeti” olduğunu ve bu Kamu Hizmetinin ancak bir “Kamu Kurumu” olan TRT tarafından verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Dolayısıyla;
- Ülkenin %98’ine ulaşan TRT’nin mevcut verici istasyonlarında, uzun zamandır teknoloji yenileme çalışmaları yapılmakta ve milyonlarca liralık kamu kaynağı harcanmaktadır. Bu yenileme çalışmaları hızla sonuçlandırılmalıdır.
- Bu verici istasyonlarındaki personel ihtiyacı ivedilikle giderilmeli, oldukça zor koşullarda hizmet veren personelin özlük hakları iyileştirilmeli ve teknik yenilikler doğrultusunda işletme/ölçü-bakım eğitimi almaları sağlanmalıdır.
- Kamu hizmeti yayıncısı TRT, karasal sayısal yayına hazır hale gelen bu verici istasyonları aracılığıyla özel yayıncılara ücreti karşılığında hizmet vermeli, elde edilen gelir sayesinde anılan kamu hizmetinin daha etkin şekilde yürütülmesi sağlanmalıdır.
- Bu alandaki teknolojik yenileme yatırımları için Evrensel Hizmet Fonu’ndan ayrılan kaynak TRT’ye aktarılmalı, kamu hizmeti bilinciyle ve uluslar arası teknik standartlara uygun şekilde yatırıma dönüştürülmelidir.
Bütün bunlar yapıldığında, hem yasalar aracılığı ile kendisine verilen görev TRT tarafından yerine getirilmiş olacak hem de kamu yararı korunmuş olacaktır.
- Sonuç olarak, anayasada ve yasasında özerk ve tarafsız olarak tanımlanan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, verici işletmeleri hizmeti alanında “tabi” olan değil “belirleyici” olan bir konuma gelmelidir.
Önerileri kısa ve net aslında. ANTEN A.Ş.'nin yapacağı işleri TRT yapsın ve özel yayıncılara da TRT bedeli karşılığı hizmet sunsun. Sayısal karasal lisans için milyonlarca TL ödeyen özel yayıncılar, bir de DVB-T2 şebekesini kurmak yükünden kurtulmuş olacak bu öneri hayata geçirilirse. TRT, verici işletme konusundaki deneyimli kadrolarıyla böylesine büyük bir projenin altından kalkabilecek belki de ülkemizdeki tek kuruluş.
Peki önerinin uygulanma olasılığı var mı? 6112 sayılı kanunun ilgili maddeleri değiştirilse bence var. Özel yayıncıların da bahsettiğim nedenle bu öneriye karşı çıkacağını zannetmiyorum.
Bekleyip göreceğiz. Şurada Kasım 2013'e 5, Mart 2015'e 22 ay kaldı. Zaman hızla akıyor...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.