Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Bugüne kadar yol notlarını hep kağıt kalemle tuttum. Geçen yıl satın aldığımız netbook ile ilk yol notuna bu "çarpıcı" başlık yakıştı mı bilmem. Ortaokuldaydım sanırım geleceğimle ilgili hayaller kuruyordum. Para, iş, kariyer gibi kavramlara uzak olsam da o yaşlarda ileride nasıl bir hayat düşlediğimi sorunca kendime "yurt dışında takip etmek istediğim bir etkinliği, çok da hesap yapmadan gidebilecek kadar para, başka keyiflerime zaman ayırabileceğim yoğunlukta bir iş ve huzurlu bir ev" dediğimi hatırlıyorum hayal meyal. Şimdi bu notları yazarken bir kez daha şükrediyorum çocukluk hayalimin neredeyse tümüne sahip olduğum için.
Hayat, kimine fırsatlar sunuyor, kiminin sabretmesi gerekiyor. Unutmamak gereken, nefes alıp verdiğimiz, yani emaneti teslim etmediğimiz sürece herşeyin daha iyi olmasına dönük umudumuzun devam ettiğidir bence.
Sahip olmadıklarımıza üzülmek yerine sahip olduklarımızın kıymetini bilmek, biriktirmek yerine paylaşmak, sevmek ve başkalarının hayatına dokunmak...
Sahip olmadıklarımıza üzülmek yerine sahip olduklarımızın kıymetini bilmek, biriktirmek yerine paylaşmak, sevmek ve başkalarının hayatına dokunmak...
Dönüp sevdiklerime baktığımda, beni bugüne, bu düşünceye ulaştıranlara baktığımda gördüğüm, iyilikler dışındakilerin geçiciliği.
Umarım beni bugünlere ulaştıran güzel insanlar gibi bir birey olabilirim ben de. Umarım sadece özgür olabilirim...
not: başlıktaki 27 derece yola çıktığımda İstanbul'daki; 12 derece ise vardığımda Londra'daki hava sıcaklığı. Connected TV Summit etkinliği için buradayım, etkinlik notlarını ayrıca yazacağım...
Umarım beni bugünlere ulaştıran güzel insanlar gibi bir birey olabilirim ben de. Umarım sadece özgür olabilirim...
not: başlıktaki 27 derece yola çıktığımda İstanbul'daki; 12 derece ise vardığımda Londra'daki hava sıcaklığı. Connected TV Summit etkinliği için buradayım, etkinlik notlarını ayrıca yazacağım...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.