Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Blogumu takip edenler bilir, televizyon izlememesine ve hatta izlenmesini önermemesine karşın televizyonu daha ilgi çekici daha izlenir kılmayı amaçlayan teknolojilerle ilgilenen birisiyim. İşin üzücü yanı, bu teknolojik gelişmeler çoğunluğun daha televizyon bağımlısı hale gelmesine aracı olurken beni heyecanlandırıyor. OTT, etkileşimli televizyon, ikinci ekran uygulamaları hep bu heyecan verici teknolojilerden.
Yazının başlığı ile buraya kadar okuduklarınızın ilgisini kuramamış olmanız doğal. Lafı uzatıp duruyorum. Eğer sector çalışanlarındansanız muhtemelen bilirsiniz. Bizim sektörün iki büyük fuarı ve birden fazla sayıda konferansları vardır. Henüz ne IBC'ye ne NAB'ye gitmedim. Yakın zamanda gitme olasılığım da görünmüyor. Ancak, konferansların İstanbul dışında olanlarını takibe başlıyorum bu yıl itibariyle. Bu konferanslara, benim için epey yüksek olan, katılım bedeli bulunuyor. Neyseki etkinliklerin düzenleyicileri, benim gibi teknoloji blogu yazarlarına yönelik bir kontenjan ayırıyorlar. Bu yıl, bu kontenjandan yararlanarak once 22-23 Mayıs tarihlerinde Londra'da Connected TV Summit'e ardından 25-27 Haziran tarihlerinde Krakow'da Digital TV Central & Eastern Europe konferanslarına katılacağım. Her iki etkinliğin tüm masrflarını kendim karşılayacağımı aslında belirtmeme gerek yok. Yıllar once İstanbul'da düzenlenen IP & TV World Forum etkinliğine katılımımı da kendim karşılamıştım.
Merak etmeyin, her iki etkinliğe ilişkin hem öncesinde hem sonrasında ayrıntılı yazılarla karşınızda olacağım. Peki bu yazıyı neden mi hazırladım. Blogdaki tüm digger yazılarda olduğu gibi: tarihe not düşmek için...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.