Bir daha arasam, acaba gelmiş midir eve? Gene annesi çıkarsa ne diyeceğim? Konuşmadan kapatsam ayıp, onu sorsam, evladım daha bir saat önce de aramadın mı dese ne cevap vereceğim? Kartta kaç kontür kaldı onu da bilmiyorum. Kartı takınca gösterirdi eskiden, bozulmuş bu galiba, arama başlamadan göremiyorum kaç kontürün kaldığını. Öylece kalakaldım pastanede. Birden hışımla kalkıp gitti. Oysa daha yeni oturmuştuk. Çaylarımızı söyleyip pasta sipariş etmiştik. Çayın gelmesini bile beklemedi. Bu soğukta eve dönmüştür diye düşünüyorum ama kim bilir belki siniri yatışsın diye dolaşıyordur. Ne kadar da aptalım. Öyle pat diye sorunca afalladım. Lafı ağzımda geveledim. Sonra o da kalkıp gitti. Neyse, bir saatten fazla geçti. Bir daha çevireyim numarayı. Belki dönmüştür.
Blog sayfamda, teknik etiketli yazıların, önemli olduğunu düşündüklerimi üyesi olduğum Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin haberleşme listesinde paylaşıyorum. Amacım, blog yazısını hazırlanırlarken ile aynı: özgün, Türkçe bilgi üretmek. Bugünlerde sayısal karasal yayınla ilgili yazdıklarıma yönelik bir soru, bu yazının yazılmasına vesile oldu. Kıymetli bir meslek büyüğüm iyi güzel de bize etkisi ne olacak? Ne yapmalıyız? anlamına gelen bir soru yöneltmiş. Baştan söyleyeyim aşağıda yazdıklarımın bir bölümü bilgiye, bir bölümü ise kişisel yoruma dayanmaktadır. Özellikle yoruma dayanan bölümlerine garanti veremem. Sürecin hanelere etkisini maddeler halinde yazmaya çalışayım:
- Eğer kılçık anten diye adlandırılan, bildiğimiz çatı anteni ile televizyon yayınlarına ulaşan bir haneyseniz 3 Mart 2015'ten sonra bu yayınları izleyemeyeceksiniz. Çünkü planlara göre 3 Mart 2015'te analog karasal yayın sonlandırılacak. Televizyon izlemeye devam edebilmek için DVB-T2 alıcı kutusundan almanız gerekecek. Bu kutunun fiyatının ne olacağı henüz belli değil. Ancak RTÜK'ün açıklamalarından anladığım kadarıyla kutu fiyatı üzerinde devlet desteği olabilir. Belki kutuların ücretsiz dağıtımı bile söz konusu olabilir.
- Eğer televizyonu uydu/kablo/IPTV gibi analog karasal dışında bir yöntem kullanarak izliyorsanız hanenizde herhangi bir değişiklik olmayacak. Evinizdeki ikinci televizyonda, RTÜK'ün son açıklamasına göre 54 adet, "cam gibi" yayın izleyebilmek için tek yapmanız gereken DVB-T2 alıcı kutusundan edinmek olacak. Tabletinize, netbook'unuza takacağınız bir DVB-T2 USB alıcı ile mobil olarak da bu 54 kanalı izleyebileceksiniz. Bir örneğine ait görsel yukarıda var.
- Bir önceki maddede "bir değişiklik olmayacak" dedim aslında bu bilgi biraz hatalı. Şöyle ki bir çok platformda gene bir çok yayın bugün için 4:3 biçeminde (formatında) yapılıyor. Sayısal karasalda ise seçilen biçem 16:9. Eğer benim gibi tüplü televizyon kullanıcılarındansanız iki seçeneğiniz olacak: Ya tam ekranda en/boy oranları bozulmaya ya da üst ve alttan boşluklara uğratılmış görüntüyü izleyeceksiniz. Üçüncü seçenek ise 16:9 oranlarına sahip yeni bir televizyon edinmek :)
- Bu iki durum dışında yayıncılık sektörüne etkileri olacak sayısal karasal yayınların başlamasının. Deniliyor ki halihazırda analog karasalın payı %20'in altına inmiş durumda. Bu yüzden sayısal karasal yatırımı gereksizdir. Ben bu konuda farklı düşünüyorum. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışayım. Malum ülkemizde yıllar boyu demiryollarına ciddi yatırım yapılmadı ve demiryollarının ulaşımdaki payı gittikçe azaldı. Ne zaman ki hızlı tren yatırımları başladı, demiryolları yeniden gözde oldu. Benzer bir süreci karasal yayın için de bekleyebiliriz. Yıllar boyu doğru düzgün çekmeyen karasal analog yüzünden farklı ortamlara mecbur bırakılan insanlar, "cam gibi" çeken ve üstelik balkondu, çatıydı, kabloydu, abonelikti, paraydı uğraştırmayan sayısal karasalı görünce piyasanın dengelerini bozacak işler olabilir. Bu süreçten en çok etkilenecek olan, bana kalırsa abonelik satan şirketler olacaktır.
- Yerel / bölgesel yayıncılar, sürecin bir başka derinden etkileneni olacak. Aslına bakarsanız şimdi lisanslanan sadece karasal ortamdaki yayınlar. Uydu ve kablo (IPTV de kablo olarak değerlendiriliyor) ortamlarında lisanslamalar zaten yapılmıştı. Bence yerel / bölgesel yayıncılar, karasalın ileride eski günlerine geri döneceğini görmüş durumda. Bu yüzden Marmara bölgesinde 4 lisans için 13 başvuru var. Yayıncılar bugüne kadar uydu operatörüne verdikleri ile RTÜK'e reklam gelirlerinden verdikleri pay dışında düzenli ödeme yapmıyorlardı. Karasal lisansı alırlarsa daha önceki ödemelerine ek olarak ANTEN A.Ş.'ye, multipleks operatörüne ve RTÜK'e (frekans kullanım bedeli olarak) ödeme yapmak durumunda kalacaklar. Ulusallar açısından durum biraz daha farklı. Onlar ANTEN A.Ş.'nin hem ortağı hem müşterisi. Bir yandan verirken, belki verdiğinden fazlasını alıyor olacaklar. İzleyiciyi neden ilgilendirsin televizyon yayıncılarının sorunları derseniz, sonuçta giderleri artan yayıncıların bir bölümü bu çarkı döndüremeyecek ve dükkanı kapatacak belki. Bu da medyada çok sesliliği azaltacak. Bir başka etkisi yerel/bölgesel yayınların azalmasıyla buralara özgü haberlerin/programların azalması olabilir. O da kültürel anlamda kayıplara yol açar.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.