Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Kendisi kısa, etkisi uzun süren Gaziantep gezimizle ilgili bu dördüncü yazımı Zeugma müzesine ayırmak istiyorum. Müzede sergilenen mozaikler kadar müzenin kendisi de etkileyici. Yurtdışında gezdiğim müzelerde Audio Guide adıyla sunulan Sesli Rehberi ilk kez kendi dilimizde dinlemekten tutun, harika ışıklandırmaya, çocuklar için düşünülen ve müzede sergilenen mozaiklerle bütünleştirilmiş etkileşimli ekranlara kadar dört dörtlük bir müze olmuş Zeugma. Aşağıdaki fotografın ne olduğu pek anlaşılmıyor olabilir. Tavana yerleştirilen bir projektör yerdeki beyaz zemine tabanında mozaikler olan sığ bir havuz görüntüsü oluşturuyor. Havuz içerisinde yapraklar ve balıklar da var. Çocuklar bu sanal havuzda koştukça su dalgalanıyor, balıklar ve yapraklar kaçışıyor. Bir süre sonra mozaik değişiyor. Müzede sergilenen mozaiklerin bir bölümü dönemin villalarının önünde yer alan sığ havuzların tabanını süslüyormuş.
Wikipedia'da yazdığına göre 2011'de ziyarete açılmış. Gaziantep'in simgelerinden birisi haline gelen Çingene Kızı olarak adlandırılan mozaikten çok daha etkileyicileri sergileniyor müzede. Sesli rehberin anlattıklarını dinleyerek müzeyi gezen sayısı fazla değildi. Oysa, yanlış hatırlamıyorsam, 5 TL gibi bir ücret karşılığı gezdiğiniz eserlerle ilgili bilgiler dinleyebiliyorsunuz. Bu paha biçilmez eserlerin bir bölümünün baraj gölü altında kaldığını duyunca neden tümünün çıkartılması beklenmemiş diye düşündüm. Gaziantep'e gitmeye karar verdiğimde satın aldığım ancak henüz okumadığım bir kitap belki bu sorumun yanıtını verebilir. Tarih Vakfı tarafından yayınlanan Zeugma Yalnız Değil! Türkiye'de Barajlar ve Kültürel Miras isimli kitabı okuduktan sonraki düşüncelerimi blog sayfamda paylaşacağım. Müzeyi, sesli rehberle sindire sindire gezmek için 3 saat kadar bir zaman ayırmanızı öneririm.Girişteki 3 boyutlu filmi de izleyin derim. Müzedeki mozaiklerin bir çoğunun fotografını çektim. Ancak bunları blog sayfama taşımak yerine, gezi öncesi ziyaret ettiğim bir blogun adresini vermekle yetineceğim. Deretepe.net adlı sitede Şaheser Mozaikler: Zeugma adlı yazıda mozaikleri ve öykülerini görebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.