Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Yazının başlığına bakıp güncel siyasi, ekonomik meselelerden bahsedeceğimi sanmayın. Hayata dair bir çok konudan bahseden yazılar yazmakla birlikte bu hayati konulara blogumda hiç değinmiyorum. Başlıktaki ifadeye neden olan okumakta olduğunuz blog sayfasının ziyaretçi sayısına ilişkin sol tarafta gördüğünüz grafik. Günlük ziyaretçi sayısının grafiğindeki bu dalgalanmaya anlamlı bir açıklama getiremedim henüz. Sayının arttığı günler yeni yazı eklenmiş olması bir açıklama olabilirdi mesela. Ne yazık ki böyle bir durum yok. Hatta kimi günler için tersi geçerli.
Bu sabahı ele alalım. Erken başlayan bir günde uzunca (2 hafta kadar) bir süredir elimden bırakamadığım Tutunamayanlar'ı bitirmenine heyecanını kahve ile yatırtırmaya çalışırken kendimi klavyenin başında aşağıdaki yazıyı yazarken buldum. Hızımı alamayıp yazıyı uzunca süredir (bu kez gerçekten uzuuun, aylar yıllar gibi) haberleşmediğim arkadaşlarıma e-posta ile gönderdim. Yazının okunma sayısı kaç dersiniz? 2. Yazıyla ifade edersek iki. Ki bu ikinin birisi kendim.
Yazıları okunsun diye mi yazıyorsun sorusunu çok sorar çevremdekiler. Onlara, yok aslında paylaşmak istiyorum. Kimse okumasa da yazmaya devam ederdim/ediyorum. Yanıtını verirdim/veriyorum. Hep söylenen yalanlardan birisi. İnsanların okuması umrumda olmasa bu yazdıklarımı neden internete koyayım. Koysam bile neden herkesin okumasına izin vereyim. Elbette çok okunmak gibi bir isteğim var.
Neyse, bugünlük bu kadar ağlamak yeter. Bu yazıyı okuduktan sonra belki ilerleyen günlerde yeniden ziyaret edersiniz. Gelirsiniz tekrar değil mi?
Merhaba özgürcüm ben uzun süredir yazılarını görmüyordum. Bugün posta kutuma gelinc eaaa dedim ve okumaya başladım. Bundan sonra bakacağım hep yalnız keşke şu rss butonlarını falan eklesen.
YanıtlaSilİnsan yazma sevdasın abulaşınca okunmak istiyor haklısın. am aokunmadığını düşünsen de bir şekilde okunuyorsun. o yüzden devam...
merhaba Pınar,
YanıtlaSilrss ekledim. bir de abonelik diye bir gadget ekledim ama ne işe yarıyor tam bilmiyorum.
bakma dertlendiğime. neredeyse 10 yıl olacak ve neredeyse hiç kesinti olmadan yazmaya devam ediyorum. 940 olmuş post sayısı.