Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Uydu, karasal ve kablo olmak üzere üç farklı yöntem (IPTV'yi kablo olarak değerlendirirsek) kullanılabilir televizyon yayınını izlemek için. Bu üç farklı yöntemden uydu uzun süredir sayısal kodlanmış olarak sunulmaktaydı. Kablo yayını hem analog hem de sayısal olarak sunulmaya devam ediyor. Karasal yayın ise 1990'ların sonlarından başlayarak sayısallaşıyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin büyük bölümünde karasal televizyon yayınlarının sayısallaştırılması tamamlanmış durumda. Birkaç üye ülkede süreç devam ediyor. Sayısal karasal dönüşüme ilişkin son verileri buradan kontrol edebilirsiniz.
Bu, belki de gereksiz, girişten sonra gelelim yazının konusuna. AB üyesi ülkelerde halka sunulan dört yöntem hangi oranlarda tercih ediliyor. Bu sorunun yanıtını burada yayınlanan bir istatistikte buldum. Bilgiler, Avrupa Komisyonu'nun E-Communications Household Survey başlıklı çalışmasından. Çalışmanın yayın tarihi Haziran 2012. Oldukça güncel sayılabilir.
Raporun 85. sayfasında yer alan yukarıda gördüğünüz grafikte AB üyesi 25 ülkenin ortalamasının yer alıyor. Buna göre analog televizyon seyredenlerin oranının 2006'dan 2011'e gelinceye kadar %50'den %20'ye düştüğü görülüyor. 2006'da %5 olan sayısal karasal yayının payı ise 2011'de %33'e çıkmış. 2011 yılındaki bu oranın sayısal kablo ile aynı olması dikkat çekicidir.
Aynı raporun bir sonraki sayfasında ülke ayrıntılarının verildiği bir tablo yer alıyor. Yukarıda gördüğünüz söz konusu tablo oldukça ilginç bilgiler içeriyor. AB üyesi 27 ülkenin coğrafi, büyüklük ve gelir durumlarının farklılıkları televizyon alış yöntemlerine de yansımış durumda. Rapora göre analog karasal yayın en çok %89'la Yunanistan ve ardından %68'le Güney Kıbrıs'ta izleniyor. Hollanda ve Belçika'da ise analog karasal ile yayın izleyen yok. Belçika'da analog ve sayısal kablonun toplam payı %74'ü buluyor. Yunanistan'da bu oran ise sadece %4. Peki uydu üzerinden yayın izleyenlerin oranı ne kadar diye baktığımızda %47 ile Avusturya'nın başı çektiği görülüyor.
Ülkemizde televizyon yayınlarına erişimle ilgili sağlıklı istatistikler bulmak pek kolay değil. Kablo ve paralı uydu abonelik sayıları dışındaki veriler tahmini olmaktan öteye gidemiyor. Eutelsat'ın Cable & Satellite TV Survey 2010 adlı araştırmasına göre ülkemizde analog karasal yayın izleyenlerin oranı % 28, uydu % 64 ve kablo % 8.
Ülkemizde televizyon yayınlarına erişimle ilgili sağlıklı istatistikler bulmak pek kolay değil. Kablo ve paralı uydu abonelik sayıları dışındaki veriler tahmini olmaktan öteye gidemiyor. Eutelsat'ın Cable & Satellite TV Survey 2010 adlı araştırmasına göre ülkemizde analog karasal yayın izleyenlerin oranı % 28, uydu % 64 ve kablo % 8.
İnternette takılmak varken siz hâlâ sınalgı mı izliyorsunuz?
YanıtlaSilizlemiyorum ama gelin görün ki bu alanda çalışıyorum. kaderin cilvesi. bu arada sınalgı kelimesini öğrenmiş oldum sayenizde. benim gibi bilmeyen için sınalgı = televizyon.
YanıtlaSil