Ana içeriğe atla

Sayısal karasal televizyon yayını ile ilgili merak edilenler

Sayısal karasal televizyon yayıncılığı konusunda epey yazı yazmışlığım var. Bu yazıların büyük bölümünü blog sayfamda çeşitli tarihlerde yayınladım. Yazıların bir bölümü sektör dergilerinde yer aldı. Konu ile ilgili meslek odasında sunumlar yaptım. Kısacası bu konuyu uzunca bir süredir takip ediyorum. 6112 sayılı yasanın çıkmasıyla birlikte sayısal karasal yayına geçiş konusundaki belirsizlikler büyük oranda ortadan kalkmıştı. Özellikle geçişin takvimi az çok belli olmuştu. Ancak yasada açık olarak yer almayıp düzenlemesi yönetmeliklere bırakılan hususlar bulunuyordu. Bunlara ilişkin yönetmelikler, yasanın geçici maddesinde belirtildiği gibi 6 ay içerisinde olmasa bile, yayınlandı/yayınlanıyor. Yazının devamını çok sorulan sorulara yanıtlar şeklinde düzenledim. Sorulara verdiğim yanıtlara referanslar göstererek, ayrıntılı bilgiler isteyenleri yanıtların kaynağına yönlendirmeye çalıştım. Umarım 2015 yılı Mart ayında tamamlanması hedeflenen sayısal karasal televizyon yayıncılığı dönüşümü tüm ülkemize hayırlı olur. Bu dönüşüm sürecinde fazlaca ihtiyacımız olacağını düşündüğüm "doğru bilgi"ye küçük de olsa bir katkım olur.
Buyurun sorular ve yanıtlarına. Aşağıda yer almayan sorular dışında aklınıza takılan gelen sorular olursa onları da yanıtlamaya çalışırım. Sorularınızı yazının yorum bölümüne yazabilirsiniz. Yeni gelen soruları ve bulabildiğim yanıtlarını yazıya ekleyeceğim:

Sayısal karasal televizyon yayını nedir?
Televizyon yayınları uydu, kablo ve karasal ortamlar kullanılarak izleyiciye ulaştırılır. Bu 3 ortamın da daha verimli kullanılabilmesi için yayınlar sayısal olarak kodlanabilir. Uydu ortamında sayısallaşma süreci geçtiğimiz yıllarda tamamlandı. Kablo ortamında sayısal ve analog yayınlar, eş zamanlı gönderilmeye devam ediliyor. Karasal ortamdaki yayınların sayısallaştırılması süreci şimdi başlıyor. Yayınlar, 2013-2015 yılları arasında analog ve sayısal olarak eş zamanlı sürdürülecek. 3 Mart 2015 tarihi ülkemiz için analog yayınların sonlandırılacağı gün olarak duyuruldu.

Sayısal karasal televizyon yayınını evdeki televizyonumdan izleyebilir miyim?
Ülkemizde sayısal karasal televizyon yayını için seçilen standart DVB-T2 olarak belirlenmiştir. Evlerde mevcut televizyonların içerisinde DVB-T2 alıcısı (tuner) var ise yayınları ek bir cihaza ihtiyaç duymadan izlemek olanaklıdır. Piyasada satılan çoğu modelde dahili DVB-T, DVB-C, DVB-S2 alıcıları vardır. Ancak DVB-T2 alıcısı içeren televizyon modelleri henüz yaygın değildir. İşin doğrusu ülkemizde satılan modellerde DVB-T2 alıcılı olanını görmedim. Avrupa'da DVB-T2 yayınının başladığı ülkelerde satılan modeller, hızla ülkemiz piyasasına da girecektir yayınlar başladıkça. Yani sorunun yanıtı evlerdeki televizyonlarla sayısal karasal yayını izlemek için alıcı kutu (Set Üstü Kutusu - Set Top Box STB) satın almak gerekecektir.
Ancak bu durumun yakında değişeceği beklenmektedir. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ülkemiz için DVB-T2 alıcı gereksinimlerini hazırlamış ve bu belge Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından 21 Şubat 2013 tarihinde TS 13538/Şubat 2013 “İkinci Nesil Sayısal Karasal Televizyon Yayın Sistemi (DVB-T2) İçin Televizyon Alıcıları- Genel Kurallar" adıyla yayınlanmıştır. RTÜK tarafından yapılan 6 Mart 2013 tarihli basın bildirisinde "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, hem karasal sayısal TV yayınlarının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması hem de tüketicilerin mağdur edilmemesi bakımından, TSE tarafından kabul edilen standardın Türkiye için zorunlu standart haline getirilmesi amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nezdinde girişimlerini sürdürmektedir." denilmektedir.

Sayısal karasal televizyon yayını başlayınca uydu antenine ihtiyaç kalmayacak mı? / uydu antenleri kullanım dışı mı kalacak?
Yanıtı en kolay olan soru bu sanırım. Uydu ve karasal yayın birbirinin yerine geçecek teknolojiler değiller. Bu konu ile ilgili çok spekülasyon ve bence manipülasyon yapıldı. En net yanıtı RTÜK basın açıklaması ile verdi. Açıklamadan alıntıladığım aşağıdaki bölüm bu ve benzeri sorulara yetkili merciden net yanıt niteliğinde:
"Bilindiği üzere ülkemizde yayınlar karasal, uydu, kablo (kablolu yayın ve IPTV yayını gibi) ortamlarından yapılmaktadır. Karasal sayısal yayına geçiş süreci, karasal ortamda yapılan yayınları kapsamakta, uydu ve kablo ortamında yapılan yayınları kapsamamaktadır. Bu nedenle her ne kadar karasal sayısal yayınların alınması için uydu antenleri gerekmese de uydu ve kablodan yapılan yayınlar için uydu antenleri kullanılmaya devam edecektir. Dolayısıyla karasal sayısal yayına geçişle birlikte uydu yayınlarının kapatılması veya uydu antenlerinin kullanım dışı kalması söz konusu değildir. "
Sayısal karasal televizyon yayınında kaç kanal olacak?
Yanıtlaması en zor olan soru bu sanırım. Yanıtın zorluğu, konunun belirsizliğinden kaynaklanıyor. Sayısal karasal televizyon yayınları için frekans tahsis ihalesinin 2013'ün ilk üç ayı içerisinde gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Lisanslar ulusal, bölgesel ve yerel olmak üzere üç tipte verilecek. Ulusal lisanslar için açılan ihale 16-17-18 Nisan 2013 tarihinde yapılacak. Bu ihalede 22 tanesi SD, 11 tanesi HD olmak üzere toplam 33 televizyon kanalı (6112 sayılı yasadaki ifadesiyle medya hizmet sağlayıcı) sayısal karasal lisans alacak. Buradan hareketle ulusal düzeyde, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) dışında, en az 33 kanal yer alacak. Yerel ve bölgesel yayınlara yönelik ihale duyuruları, bu yazı hazırlandığında, henüz yapılmamıştı. Hangi ilde kaç yayın olacağı önümüzdeki dönemde netleşecek.
11.04.2013 tarihli güncelleme RTÜK 8 Nisan 2013 tarihinde yayınladığı açıklamada 33 özel ulusal (22 SD, 11 HD), 10 TRT, 4 bölgesel ve 7 yerel olmak üzere her ilde 54 televizyon yayınının olacağını açıkladı. Aslında bu açıklama, olabilecek en fazla diye okunmalı bana kalırsa. Çünkü bir gün sonra (9 Nisan 2013) tarihinde bölgesel lisanslama ihalesi duyurusunda da görüldüğü gibi kimi bölgeler için 4 yayıncı bulunmuyor. Hele il düzeyinde yapılacak yerel lisanslama için her ilden 7 yayıncının çıkmasını beklemek hayal olur. Sayısal karasal televizyon yayını ücretli mi olacak?
İşin doğrusu bu konuda kesin bir şey söylemek zor. Her ne kadar çeşitli gazetelerde hem yayınların ücretsiz olacağı, hem de alıcıların (DVB-T2 alıcı kutuları) ücretsiz dağıtılacağına ilişkin haberler yer alsa bile RTÜK'ün sayfasında yer alan Türkiye Sayısal Karasal Televizyon (DVB-T2) Alıcıları Gereksinimleri isimli belgenin 45. sayfasında Koşullu Erişim İçin Arabirimler başlıklı bölümde alıcıların şifreli yayınlara uyumlu olacağı tanımlanmıştır. Yani sayısal karasal televizyon yayınları ücretli olabilir. En azından bir bölümü.

Sayısal karasal televizyon yayınları ne zaman başlayacak? Analog yayınlar ne zaman sonlanacak?
RTÜK'ün duyurduğu takvime göre Kasım 2013 itibariyle Ankara'da başlayacak sayısal karasal televizyon yayınları Bursa, İstanbul ve Adana şeklinde devam edecek. Ankara'da 1 Kasım 2013 ile 3 Kasım 2014 arasında analog ve sayısal karasal yayın birlikte yapılacak 4 Kasım 2014 itibariyle Ankara'da analog televizyon yayını kalmayacak. Ülke genelinde hangi ilde sayısal karasal televizyon yayınının hangi tarihte başlayacağını ve analog yayınların ne zaman sonlandırılacağını buradaki RTÜK açıklamasından öğrenebilirsiniz. İlgili belgeye göre Türkiye'de 3 Mart 2015'te analog karasal televizyon yayını kalmayacak. 3 Mart tarihi rastgele seçilmiş bir tarih değil elbette. 6112 sayılı yasanın yürürlüğe giriş tarihi de 3 Mart 2011 idi.

Sayısal karasal yayınlar için gerekli anten sistemlerini kim kuracak? Kim işletecek? Bu kadar büyük yatırımın parası nereden çıkacak?
Bu yatırımı, 6112 sayılı kanunun 26. maddesinin 8. fıkrasına göre:
(8) Özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, Üst Kurulca kendilerine tahsis edilen televizyon kanalı, multipleks kapasitesi ile radyo frekanslarından yapacakları yayınlarını, tek bir verici tesis ve işletim şirketince kurulan ve işletilen radyo ve televizyon verici tesislerinden yapmak zorundadır. Ulusal karasal yayın lisansına sahip kuruluşlarca ortak kurulan verici tesis ve işletim şirketinin uyması gereken şartlar Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren tek bir verici tesis ve işletim şirketine yayın iletim yetkisi verilir. Bu verici tesis ve işletim şirketine ortak olacakların hisse oranı yüzde onu geçemez. Verici tesislerinden yararlanma usul ve esasları ile yıllık kira bedelleri, verici tesis ve işletim şirketinin görüşü alındıktan sonra Üst Kurulun onayıyla yürürlüğe konulur. Verici tesis ve işletim şirketi, Üst Kuruldan karasal yayın lisansı almış tüm kuruluşlara tarafsızlık ve hakkaniyet ölçülerinde, makul ve ayrımcılık içermeyecek koşullarda hizmet vermek zorundadır. Kurulmasına izin verilen radyo ve televizyon verici tesislerinin, bu Kanunda ve işletme izninde öngörülen amaçlar için kullanılıp kullanılmadığı Üst Kurul tarafından denetlenir. Verici tesis ve işletim şirketinin izin şartlarını ihlâl etmesi ve Üst Kurulca yapılan uyarıya rağmen aykırılığın giderilmemesi durumunda şirket, ihlalin giderilmediği her ay için yüzbin Türk Lirasından üçyüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ulusal karasal yayın lisansına sahip kuruluşlarca ortak kurulan verici tesis ve işletim şirketi yapacak. İşletmesini de gene aynı şirket yapacak. Bu durumda bu kadar para, şirketin ortağı olan (ki gene yasaya göre bu ortaklığın oranı %10'u geçemeyecek) ulusal yayıncı kuruluşlardan çıkacak. Tabii ilk yatırım maliyeti yüksek bir iş olsa bile sonraki 10 yıl boyunca (karasal sayısal televizyon lisansları ilgili yönetmeliğe göre 10 yıllık verilecek) tek şirketin tüm ülkedeki verici ağını işleteceğini, yerel, bölgesel ve ulusal tüm yayıncı kuruluşların şirketin doğal ve zorunlu müşterisi olacağını düşününce hesaplar değişiyor.

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat ...

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

boşluk

"Bak ne yaptım, piramidi avucumun içine sığdırdım."   Benzeri milyon kez çekilmiş bir fotoğrafı kendi telefonuyla da kaydetmiş olmanın anlamsız gururu ve mutluluğu sesine yansıyordu. Bak diye seslenmişti ama seslendiği yerde boşluk dışında bir şey yoktu.  Hayatının tümünü kaplayan büyük boşluk. Oysa aşıklar kentine yalnız gelmek değildi planı. Bu hafta çok farklı geçecekti.  Nikahın ardından balayı için geleceklerdi Paris'e. Kalacakları oteli iki ay öncesinden ayarlamıştı. Bir haftalık tatilde gezecekleri yerleri belirlemişti gün gün, hatta saat saat.  Şimdi avucunun içine sığdırdığı piramidin yerinde sevgilisinin eli olabilirdi.  Eğer nikaha bir saat kala, bu iş olmayacak, ben vazgeçtim demeseydi.