Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Bir de Baktım Yoksun'dan sonra, daha önce aldığımız Kediler Güzel Uyanır'ı okumak farz olmuştu. İlk baskısını 2011'de yapan (ay belirtilmemiş) Kediler Güzel Uyanır'ın Aralık 2011 tarihli ikinci baskısını okudum. Can Yayınları'ndan çıkan öykü kitabı 124 sayfa. Bulutlar Konuşurken, Düşmüş Bir Harf ve Yarın Sabah Öp Beni adlı üç bölüme ayrılmış, yanlış saymadıysam, toplam kırk bir öykü var.
İlk bölümdeki öyküler kısa ve çok kısa. Çok kısa derken bir paragraflık öykülerden bahsediyorum. İlk bölümde Tarçın Kokusu adlı bir öyküsünde Kopan, okuduğum diğer öykülerinde pek rastlamadığım, bana fazlasıyla zorlama ve yorucu gelen benzetmeler kullanmış. Örnek vermem gerekirse: "...Çürümüş bir hurmanın, istemeden dışarı taşmış çekirdeği gibi sarkıyordu kalbim göğüs kafesimden....Yataktan kalkmak için çabaladığım her anda, biraz daha gömüldüm anılarımın timsah kokan bataklığına" (s.23).
İkinci bölümde deneysel öykülere yer verilmiş. Hayır! isimli öykü tek kelimelik cümlelerden oluşturulmuş. Tek kelimelik cümleler öykü içerisinde de roman içerisinde de yer alır elbette ancak öykünün tamamı tek kelimelik cümlelerden oluşunca iş değişiyor. Geometri isimli öyküde ise tüm kelimeler g harfi ile başlıyor. "garip günler geçip gidiyordu" cümlesi ile başlayan öykü "güle güle" cümlesi ile bitiyor. Gerçekten g'nin görkemli gösterisini gözledim Geometri'de. Tek cümleyi yazmak bile epey zormuş. Kopan'ı bir kez daha takdir ettim. Kitabın en sevdiğim öyküsü de bu benim deneysel öyküler adını verdiğim ikinci bölümde yer alıyor: Matruşka. 14 satırlık bir öykü Matruşka. Dört bölümden oluşuyor. Bölümler ilerledikçe satırlar içerisinden kimi kelimeler siliniyor. Dördüncü bölüme geldiğimizde sadece iki kelime kalıyor geriye. Çok keyifli ve zekice bir buluş.
Kediler Güzel Uyanır'ın son bölümündeki öykülerde daha çok günlük hayata dair konular işlenmiş. Öyküler, kitabın tümünde olduğu gibi kısa. İlk bölümdeki kadar kısa olmasa bile dört sayfayı geçen öykü yok. Yekta Kopan'dan okuduğum bu ikinci öykü kitabı, yazarın diğer kitaplarına karşı merakımı kamçıladı. Kopan'ın yazdığı diğer kitapları da edinip notlarımı sizlerle paylaşacağım.
Not: Fotograftaki yakışıklı Bay Zeytin...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.