İlk baskısı 1997 yılında Özgür Yayınları tarafından yapılan 238 sayfalık romanın Can Yayınları'ndan Nisan 1998 tarihli 6. baskısını okudum. Geri dönüşlerle anlatılan anne ve kızının öyküsü var romanda. Hem kızın (Simden) hem annenin (Sara/Halise) hayatlarına dair ayrıntılara yer verilmiş. İşin doğrusu farklı gelişecek bir roman beklemiştim Simden'in, kocası Ömer'in kendisini bir erkekle aldattığını öğrendiğini okuduğumda. Ayrı bir roman konusu olabilecek bu duruma ilerleyen sayfalarda neredeyse hiç dönülmemiş. Sara'nın, roman zamanında, bugüne gelene dek yaşadıkları ile Simden'in geçmişi paralel bir biçimde yazılmış. Bir noktaya kadar birbirinden kopuk hayatlar yaşayan anne-kızın neden böyle ayrı hayatlar yaşadıkları, birbiriyle hesaplaşmaları mektuplar, anılar üzerinden anlatılmış.
Evlilik, çocuk sahibi olmak, bir başka canlının sorumluluğunu üstlenmek romanın sorguladığı konuların başlıcaları bana kalırsa:
"Her evlilik cinayetle biter, demişti annesi bir gün, Simden'e. Kadın için ölümdür. Bir kadın özgür olmalı." s.26
"Anne. Birinin annesi olmayı istememiş miydim? Anımsayamıyorum şimdi. Her şey o kadar çabuk, öylesine kendiliğinden oluverdi ki." s.116
"Seni ölünceye kadar bir yara gibi içimde taşıyacağım, demişti, Simden'e bir gün. Sen de onmayacaksın, bu yaradan sen de kurtulamayacaksın bunu bil!" s.171
Çocuk sahibi olmak hayatın olmazsa olmazı olarak görülüyor çoğu kez. Oysa bir başka insanın dünyaya gelmesine vesile olmak, bu kararı vermek çok önemli. Aral'ın amacı bu muydu bilmiyorum ama kadın-özgürlük-çocuk konularında düşündürücü bir roman olmuş Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.