Bir Uzun Sonbahar, 1970 yılının sonbaharında İstanbul'da geçiyor. Romanı, kahramanının anlatımıyla okuyoruz. Arka kapakta Demir Özlü'nün hayatıyla ilgili verilen bilgiler ile romanın, adı romanda belirtilmemiş, kahramanının yaşadıkları örtüşüyor. Ancak tür olarak anı-anı roman denilmediği için yazılanları kurgu olarak kabul etmek gerekir sanırım. Hoş kurgu olsa da olmasa da okuyan açısından pek bir şey değişmiyor. Gene arka kapaktaki bilgilerden öğrendiğime göre Bir Uzun Sonbahar aslında bir devam romanı. 1979 yılında yayınlanan Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları'nın devamı. İkinci roman, ilkinden önce yayınlanmış. 140 sayfalık roman bir oturuşta okunabiliyor. Demir Özlü'nün öykülerindeki dili sevmiştim. Romanında da süssüz, duru ve akıcı bir dil var. Cümleler uzun değil.
1970'li yıllar bir çok değişime gebe bir dönem. Böylesi bir dönemde İstanbul'da burjuva kadınlarıyla ilişkileri olan roman kahramanı yaşadıklarını ve düşündüklerini anlatıyor okuyanlara. Gülgün ve Nazan romanın kadın karakterleri. Burjuva ve küçük burjuva ahlak anlayışına yönelik tespitler yapılmış. Roman kahramanının 122. sayfada bir paragrafta söyledikleri genç okuyucuları bunalıma sürükleyecek kadar varoluşçu:
"Bütün bu yerler, pek kısa sürmeyen bir yaşamanın içinde ister istemez yerlerini alırlar. Hayat, sanıldığından çok daha uzundur. Yaşım, yirmi yaş çevresindeyken, çabuk öleceğimi sanırdım. İnsan belki de çabuk ölmeyi bilmelidir. İnsan yaşamı için bir romans, gerçekten içten-duyarak yaşadığı bir romans yeterlidir, ondan sonrası yeniden, yeniden yaşamaktır." s.122
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.