Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Sofi / Çınar Yaylalı

İzinli geçirdiğim bir öğleden sonrasında kendimi Kızılay sokaklarına bıraktım. Anı kitaplarında okuduğum eski Kızılay ile benzer yanı kalmamış olsa bile severim Kızılay'ın sokaklarını. Özellikle Karanfil ve Konur sokakların yeri başkadır. Konur sokakta İmge, Dost ve Turhan kitapevlerinde takip ettiğim dergileri karıştırmak, Mülkiyelilerde sokağın sesi eşliğinde oturmak... Mülkiyelilere geçmeden önce Turhan kitabevinin geniş dergi standında rastladım Sincan İstasyonu adlı edebiyat dergisine. 5 yıldır çıkmaktaymış. Hayal meyal dergi ile ilgili çıkan bir yazıyı hatırladım. Yazıyı okuduğumda dergiyi almayı düşünmüş sonra unutmuştum. Mülkiyelilerde derginin sayfalarını karıştırırken rastladım Sofi'nin reklamına. Tam sayfa verilen reklamda, kitabın kapağının fotografı ve tanıtıcı küçük bir metin konulmuştu. Metnin, kitabın arka kapağında yazılı olduğunu, kitabı satın alınca öğrenmiş oldum. Metinde, algıda seçicilik bu olsa gerek dedirten, anahtar kelimeler gözüme çarptı: ODTÜ, ele...

İletişim ve Teknoloji / Haluk Geray

Kitabın tam adı yazının başlığında kullandığım bölümünden daha uzun aslında: İletişim ve Teknoloji Uluslararası Birikim Düzeninde Yeni Medya Politikaları. Geray, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile birlikte ortaya çıkan yeni dünya düzenine, benim gibi teknik insanların pek aklına gelmeyen boyutuyla yaklaşıyor. Yeni medyanın bugünlerde sıklıkla tartışılan kapitalizm krizlerini aşmak için kullanılan araçlardan birisi olması, kitabın ana konusunu oluşturuyor. Ütopya yayınlarından Ocak 2003 yılında çıkan kitap, 215 sayfa ve 10 bölümden oluşuyor. Taş tabletlerden papirüslere uzanan süreçte dünyanın ve iletişimin geçirdiği aşamaları herkesin anlayacağı bir dille kaleme alan Giriş bölümü, konunun bu boyutuna yabancı olanları kitaba hazırlıyor. Yeni medya nedir ile başlayan kitap, ekonominin geçirdiği dönüşüme dikkat çekerek bu dönüşümün iletişim dünyasına etkilerini irdeliyor. Merkez ülkelerin çevre ile ilişkileri, yeni medya alanındaki yaklaşımları açıklayıcı nitelikte olduğu, kitap...

Ruhumu Öpmeyi Unuttun / İnci Aral

İnci Aral'ın öykülerini okumaya devam. 2006 yılında yayınlanan Ruhumu Öpmeyi Unuttun adlı kitapta 10 öykü yer alıyor. Kitabın başındaki sunuş yazısında Aral, "bu kitaptaki öykü kişilerinin ortak noktaları, hayatlarının bir döneminde ölümle ilgili olağandışı bir deneyim yaşamış olduklarına inanmalarıdır" demiş. Bu sunuş yazısını okuduktan sonra heyecanlandım. Aral'ın diğer öykü kitaplarından farklı bir kitap ile karşı karşıya olduğumu anladım. Kitabı okudukça, bu tespitim doğruluğunu gördüm. Alaca karanlık kuşağı öyküleri tadında öyküleri okuyarak, hayal mi gerçek mi bilemeden sayfaları çevirdim. Kitap, 10 öyküden oluşuyor. Her öyküde yeni bir olay ile karşılaşmıyoruz. Kimi öyküler birbirinin devamı niteliğinde. Pembe kayışlı saat başlıklı öykü, Aral'ın başından geçen bir olaya ilişkin. Bu olay gerçekten yaşandı mı merak ettim okurken. Önemi var mı gerçekliğinin o da ayrı bir soru tabii. Alın Yazısı, trajikomik bir öykü. Heyecanla sonuna kadar okutup, aslında al...

"Filiz Hiç Üzülmesin" / Filiz Ali

"Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer. Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi, kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara yatırmadık, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracak: 'Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor...' Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi ...

Medya Denetimi / Noam Chomsky

Everest yayınlarının siyaset serisinden çıkmış, 62 sayfalık bir kitapçık Medya Denetimi . Benim okuduğum Şubat 2008'de yapılmış ikinci baskısıydı. İlk baskısı Haziran 2005 tarihli. Kitapta Chomsky'nin toplumu etkileme, yönlendirme, şekillendirme yöntemleri üzerine yazdığı 10 makale var. Makalelerde dünyanın süper gücü olarak nitelendirilen ülkede halkın nasıl yönlendirildiği örnekleriyle anlatılıyor. Bu bağlamda körfez savaşı sürecine değiniliyor. Halka ilişkiler biliminin ortaya çıkışı, televizyon ve futbol gibi geniş kitleleri oyalayabilecek araçların nasıl kullanıldığı, halkın sadece seçim dönemlerinde hatırlandığı bir sürecin demokrasi olarak adlandırılması makalelerde sorgulanıyor. Medyanın ne kadar önemli bir güç olduğunu somut örneklerle gösteren kısa ama etkili bir eser.