Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Sahaf gezmeyi oldum olası sevmişimdir. İstanbul'daki kadar fazla olmasa bile başkentimizde de sahaflar var. Nerede diye soranlar için bildiğim bir kaç adresi paylaşayım. Adreslerin tümü Kızılay civarında. Karanfil sokakta Birlik pasajı, Kızılay Sümer sokak-İzmir caddesinde Moda Çarşısının alt katı, İzmir caddesi-Atatürk bulvarında Kocabeyoğlu pasajının alt katı, Zafer çarşısının alt katı.
Bir sahaf gezmesi sırasında rafta diğer kitapların arasına sıkışmış halde gördüm Uzuner'in gezi notlarını. 14 öykü ve 7 mektup var, Uzuner'in akıcı dilini sevenler için bir oturuşta okuyacağı kitapta. Elimdeki 7. baskı Ağustos 1994'te çıkmış Gür yayınlarından. İlk baskı 1989 yılına ait. Kitabın adına bakıp içindeki öykülerin, sadece gezi notlarından oluştuğunu düşünmeyin. Siyah saçlı birisinin kuzey ülkelerinde gördüğü ayrımcılıktan, cinsel özgürlüğe, yabancı olmaktan, Cezayir'in yaşadığı dönüşümlere kadar bir çok konu gezi notlarına karışmış. Öykülerin gezi notunun ötesine geçmesinde yazarın, kitabında konu ettiği yerlerde kısa süreli konaklamalar yapmaktan ziyade yaşamış olmasının büyük etkisi var. Kurduğu ilişkiler uzun süreli dostluklara dönüşmüş. Kitabın öyküler bölümünden sonra yer alan 7 mektup, öykülerde yer alan karakterlerin sonraki hayatlarından izler taşıyor.
Norveç, Amerika Birleşik Devletleri, Cezayir, Danimarka, İsveç, Finlandiya, İspanya, Sahra çölü gibi yazarken bile insanı heyecanlandıran farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde yaşamış olmak bir şans olsa gerek. Gerçi, Uzuner'in yazdıklarını okuyunca bu 'şansı' tırnaklarıyla kazıyarak elde ettiğini anlıyor insan. Çoğumuz farklı şehirde yaşamayı bile göze alamazken, cebindeki son 20 dolarla Belçika'dan henüz iş bulamadığı Finlandiya'ya giden (s.91), burslu okuduğu Norveç'te garsonluk yapıp biriktirdiği para ile İnter-Rail bileti alıp Avrupa'yı dolaşan Uzuner'in yaşadıklarını şans olarak nitelendirmemek gerekli.
Yazıdaki görseli Uzuner'in web sayfasından aldım. Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları kitabıyla ilgili söyleşilerin de yer aldığı sayfanın adresi şöyle:
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.