Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
İsmine bakıp Sadece tiki olmuş, karides falan diyor demeden önce yazının tamamını okuyunuz lütfen. Öncelikle bu karides olarak adlandırılan mahlukat, denizde yaşayan kabuklu böceklerden. Yandaki fotografta arz-ı endam eden karidesleri temizlemeyi bilmeyenlerdenseniz, hazır temizlenmişleri dondurulmuş olarak emrinizde. Bendeniz de temizleme konusunda bilgi sahibi olmayan çoğunluğun bir üyesi olarak, dondurulmuş karides ile hazırladım tarifi. Tarif dediysem, en mutfaktan uzak kişinin bile kolaylıkla pişirebileceği havalı bir yemek/meze/ara sıcak. Artık nasıl isterseniz. Bence en doğrusu ara sıcak olması.
Malzeme, tarif diye ayırmayacağım bu kez. Malzememiz belli: karides :) Yanında herhangi bir güvecin olmazsa olmazı biber, domates, soğan, zeytin yağı ve sarmısak. Sarmısak mı doğrusu sarımsak mı bilemedim. Google'ın yazım kılavuzuna göre doğrusu sarımsak ama benim kulağıma sarmısak daha doğru geliyor. Google, ısrarla altını çizse bile...
Neyse efendim, biz tarife dönelim. Karidesleri, dondurulmuş alırsanız bu işlerle uğraşmazsınız, temizleyip pişirmeye hazır hale getiriyoruz. Pişmeye hazır karidesler bir kenarda dururken, biz, neredeyse her yemekte olduğu üzere soğanları yemeklik doğrayıp zeytinyağında pembeleştiriyoruz. Sar(ım/mı)sakları da soğanlara eklemeyi unutmuyoruz. Unutsak da dert değil. Sonradan ekleriz :) Soğanlar biraz ölünce, karidesleri ekliyoruz. Karidesler sularını bırakacak, sonra karışım yeniden suyunu azlatmaya başladığında, domates ve biberden oluşan karışımı ekleyeceğiz ocaktaki tavaya. Tavada yapmıyorsanız, tencereye de ekleyebilirsiniz. İlla tava olacak değil.
Bu karışım pişince, ki piştiğini karışımın suyunun azalmasından anlıyoruz, bir fırın kabına karışımı alıp üzerine kaşar rendeliyoruz. Üzerine kaşar rendelenmiş her karışımın başına gelen bizim karışımın da başına geliyor: fırınlanmak. Fırında uzun süre bekletmemize gerek olmadığının farkındasınızdır. Malzememizin tamamı pişti zaten. Fırınlamanın sebebi süs. Kaşarlar eriyince fırından alın. Sizi tiki gösterecek, leziz ve kolay bir yemek/meze/ara sıcak. Afiyet olsun...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.