Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Aykırı yayınlarının Tarih dizisinden Nisan 2006 yılında yayınlanmış bu keyifle okunabilen tarih kitabı. Adından da anlaşılacağı gibi 1789 Fransız Devrimi üzerine yazılmış. Ali Çakıroğlu, orijinal adı Viva la Revolution! olan kitabı dilimize kazandırırken, bize özgü deyimlere de yer vererek kitaba keyif katmış. Üniversite mezunu, biri sosyal alanda olmak üzere iki yüksek lisans derecesine sahip birisi olarak Fransız devrimi ile ilgili bu kadar az şey bildiğimi görünce kızdım kendime. Hayata soldan bakan herkesin dünyanın gidişini değiştiren devrimleri bilmesi, anlaması gerekir diye düşünüyorum. Sol ve sağ tanımlamalarını doğuran Fransız devrimi, üzerinden 200 yıl geçtikten sonra farklı yönleriyle tarih kitaplarında yerini almış görünüyor. Steel, İngiliz bir yazar. Devrime ilişkin aktardıklarını güncel olaylarla süsleyerek, örnekler vererek açıklamış. Günümüz İngiliz politikacılarına yönelik eleştirilerini öyle ustalıkla yapmış ki okurken gülümseme eksik olmuyor insanın yüzünde.
Kitap sayesinde Fransız devriminine yönelik bilmediklerimi öğrenirken yanlış bildiklerimi de düzelttim. Mesela 1789'da devrim ile kral tahttan indirildi diye biliyordum. Oysa tahttan indirilmesi ve için bir kaç yıl geçmesi gerekmiş. Giyotine karısı ile birlikte gönderildi diye bilirdim. Oysa 'ekmek bulamayanlar pasta yesinler' özlü sözünü söylediği savlanan karısının infazı bir süre sonra gerçekleşmiş. Bunlar pek önemli değil belki. Daha vahim yanlış bildiklerimi kendime saklayarak bu keyifli kitaptan kısa bir alıntı ile bitireyim notlarımı:
Fransız Devrimi milyonlarca kafanın başka bir yöne bakmasını sağladı. Sınırsız imkanlarla dolu bir dünya yarattı. Milyonlarca insanın ister şahsi, siyasi, olağanüstüolsun, ister incir çekirdeğini doldurmasın, tüm sorunları birbiriyle ilişkili ve karşılıklı bağlımlılık içinde görmelerini sağladı. Her kavramı sorgulamaya açık hale getirdi. Hayal gücü başa geçebilir ve insan yaratıcılığının bütün potansiyeli dizginlerinden boşanabilirdi. Fransız Devrimi, başka kıtalarda, kölelerin dünyasında ve olup bitenden haberdar olan her yerde bu duyguların hissedilmesini sağladı. Karşısına çıkan herkese şu soruyu sordu:"Peki, kendi çağınızın köle sahiplerine, tuz vergisi memurlarına, Brunswick Düklerine karşı savaşmak için, ya siz ne yapacaksınız? Ya tarihe seyirci kalacak ya da hepimizin içindeki Drouet ya da Demoulins'leri açığa çıkaracaksınız."
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.