Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Bu ara kafayı salıncaklara takmış durumdayım. Malumunuz Çankaya Belediyesi'nin parklarındaki salıncaklar içler acısı durumda. Eski, bakımsız, dengesi bozuk. Belediye ile yaptığım yazışmalardan anladığım kadarıyla bu durum yakın zamanda değişmeyecek. Peki, Ankara'nın diğer belediyelerine ait parklarındaki salıncaklar ne durumda? İlk örnek Büyükşehir Belediyesi'nin Dikmen Vadisi'ndeki salıncağa ait. Yeni, temiz ve bakımlı.
Bu salıncak Polis Evi'ne yakın taraftaki çocuk oyun parkına ait. Parkta yanlış saymadıysam 6 adet salıncak var. 4 tanesi fotografta görülen şekilde, küçük çocukları sallamaya yönelik. Diğer ikisi ise daha büyük çocuklara yönelik. Zaman buldukça diğer ilçe belediyelerinin parklarını fotograflayacağım. Belki birileri ilham alır, kim bilir?
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.