Ana içeriğe atla

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

RTÜK, IPTV Yönetmeliğini yayınladı

Başladı başlayacak derken, IPTV (Internet Protocol Television - İnternet protokolü televizyonu) yayınlarına ilişkin düzenlemeleri içeren IPTV Yönetmeliği 17 Temmuz 2010 tarih ve 27644 sayılı Resmi Gazete'de yayınlandı. IPTV'nin ne olduğunu merak edenlerin, blogda daha önce yayınladığım yazıları okumalarını öneririm. Yönetmeliği değerlendirmeye geçmeden önce bir tartışmaya açıklık getireyim. Kimilerine göre, mevcut RTÜK yasası ile IPTV konusunda düzenleme ve denetleme hakkı RTÜK'te yoktur. Oysa, çeşitli tarihlerde değişikliklere uğrayan, 1994 yılında çıkartılmış 3984 sayılı kanunun 2. maddesinin d bendinde televizyon yayını tanımlanmıştır. Bu tanımda yer alan elektromanyetik dalgalar, veri şebekeleri ve diğer yollarla ifadesi IPTV'nin RTÜK denetimine tabii olduğunun kanıtı niteliğindedir. IPTV Yönetmeliği'nde atıf yapılan 31. maddede ise farklı teknolojilere özel vurgu yapılmıştır. 2002 yılında değişikliğe uğrayan maddede yer alan aşağıdaki ifade IPTV denetiminin RTÜK tarafından yapılacağını işaret etmektedir:
Her türlü teknoloji ile ve her tür iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin usul ve esasları, Haberleşme Yüksek Kurulunun belirleyeceği strateji çerçevesinde Üst Kurulca tespit edilip, Haberleşme Yüksek Kurulunun onayına sunulur. Bu yayın ve hizmetlerin mevzuata uygunluğu Üst Kurulca denetlenir.
Söz konusu yönetmeliğe ilişkin değerlendirmelerimi, kolay okunabilir olması için maddeler halinde yazdım: 
  • Öncelikle yönetmeliğin tanımlar bölümünde IPTV'nin ne olduğu somut bir şekilde tanımlanmış. Bu tanım sayesinde internet üzerinden yapılan yayının IPTV hizmeti olmadığı net şekilde ortaya konulmuş. Yönetmelikteki tanım şu şekilde:
IPTV yayını: Radyo, televizyon yayınları ile isteğe bağlı yayın hizmetleri ve IPTV ek yayın hizmetlerinin, genişbant iletim ve erişim teknolojileri kullanarak belli bir hizmet seviyesi taahhüt edilerek, özel yönetilen bir ağ üzerinden, aboneler veya izleyicilere, internet protokolü uygulanarak set üstü cihaz veya bütünleşik TV alıcıları ile alınmasına imkân tanıyan sistemi,
  • Yönetmelikte IPTV platform işletmecisi, yayıncı kuruluşların uyması gereken şartlar sıralanmıştır. Platform işletmecisi ile yayıncı kuruluş, yönetmelikte ayrı ayrı tanımlanarak birbirinden farklı yapılar olduğu/olabileceği vurgulanmıştır.
  • IPTV platformunda yer alacak içeriğin RTÜK denetiminden geçirilme zorunluluğu vardır. Özellikle doğrusal olmayan (non-linear) televizyon yayınları için Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Direktifi'nin yenilenmiş hali olan Avrupa Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi'nde (GİMHD) isteğe bağlı yayınlarda (=kişinin talebi üzerine içerik sağlayıcı tarafından kişiye gönderilen içerik, bir anlamda online video kiralama hizmeti)  farklı düzenlemelere ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. GİMHD'de bu durum kademeli düzenleme (graduated regulation) şeklinde tanıtılmıştır. GİMHD'deki ifade şu şekildedir: On-demand audiovisual media services are different from television broadcasting with regard to the choice and control the user can exercise, and with regard to the impact they have on society [23]. This justifies imposing lighter regulation on on-demand audiovisual media services, which should comply only with the basic rules provided for in this Directive. Özetle tercüme edildiğinde, isteğe bağlı video hizmetlerinin temel kurallar dışında daha gevşek düzenlemeye tabi olması gerektiğinden bahsedilmektedir. İlgili yönetmelikte ise 6. madde c fıkrasında Üst Kurul'ca uygun bulunmayan isteğe bağlı içeriğin katalogtan çıkarılması zorunluluğundan bahsedilmiştir. Üst Kurul'un hangi kritere göre değerlendirme yapacağı konusu açık olmamakla birlikte, yönetmeliğin kaynağını aldığı kanundaki tanımlamalara göre denetim yapılacağı düşünülebilir.
  • Yayıncı kuruluş yükümlülükleri başlığı altında 7. maddede ve özellikle Yayıncı kuruluşların IPTV yayın lisans ve izin başvuru şekli ve gerekli belgeler başlıklı 8. madde yönetmeliğin en çok tartışılacak düzenlemelerini içeriyor kanımca. Yayıncı kuruluş olarak tanımlanan, IPTV platform işletmecisinin yayınladığı içeriğin tedarikçisi kuruluşlar. Bence sorun bu noktada başlıyor. IPTV üzerinden yapılacak yayınları, klasik televizyon yayını gibi düşünüp buna göre usüller belirlemek hatasına düşülmüş. Bağımsız içerik üreticiler, yayıncı kuruluş yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda bırakılmış. Örneğin televizyon içeriği sağlayan yayıncı kuruluşun 2010 yılı için ödenmiş sermayesinin en az 200.000 TL olması zorunlu kılınmış (Geçici Madde 1). Bu asgari ödenmiş sermaye bedeli her yıl RTÜK tarafından ilan edilecek katsayı ile yeniden belirlenecek (Madde 11 ve Madde 12). Yayıncı kuruluşun sağlaması gereken kimi belgelerin ne gerekçeyle talep edildiğini anlayamadım. Örneğin yayıncı kuruluşun Teknik altyapı hizmetine ilişkin bilgi ve belgeler başlığı altında satın alınmış ve/veya kiralanmış olan tesis, araç, gereç ve hizmetlerine ilişkin bilgi ve belgeler, yayın sisteminin blok şeması, sistemde kullanılacak teknik teçhizatın envanteri talep ediliyor. Dikkatinizi çekerim bu belgeler YAYINCI KURULUŞtan talep ediliyor. RTÜK, halihazırda televizyonlara içerik hazırlayan prodüksiyon şirketlerinden talep etmediğini düşündüğüm (talep ediyorsa bu savım geçersiz olacaktır) belgeleri IPTV'nin platform işletmecisinin prodüksiyon şirketinden istiyor durumda. 
  • Yönetmeliğin dikkat çekici maddelerinden bir tanesi, aslında en kritik maddeler arasında sayılabilecek 13. madde. Yönetmelikte yer aldığı şekliyle 'Değerlendirme, IPTV yayın lisans ve izin verilmesi' başlığını taşıyor. Değerlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağının açıklanmasının beklendiği madde şu şekilde kaleme alınmış: 'Bu Yönetmelikte öngörülen idari, mali ve yayın hizmetine ilişkin bilgi ve belgeler ile program hizmetine ilişkin bilgileri Üst Kurula ibraz eden yayıncı kuruluşun, IPTV yayın lisans ve izin talebi Üst Kurulca değerlendirilir. Değerlendirme sonucu olumlu olan yayıncı kuruluşlar, teknik altyapıya ilişkin bilgi ve belgeleri Üst Kurula ibraz ederler. Bu işlemi takiben teknik yeterliliğe sahip olduğu yerinde denetim ile belirlenen ve IPTV yayın lisans ve izni ücretini yatıran yayıncı kuruluşlara Üst Kurulca IPTV yayın lisans ve izni verilir.' Maddeden anlaşıldığına göre iki aşamalı bir lisans değerlendirmesi yapılıyor. Birisi idari, mali ve yayın hizmetine ilişkin sunulan belgeler ışığında yapılan değerlendirme, diğeri teknik altyapının değerlendirilmesi. İdari ve mali koşullara ilişkin kriterler, yönetmeliğin diğer maddelerinde belirtilmiş. Ancak teknik yeterliliğe ilişkin herhangi bir kriter belirtilmemiş. Teknik yeterliliği bulunmadığı tespit edilen başvuru sahipleri haklı olarak yeterlilik için gerekli koşulları soracaklardır. Gelişen teknoloji göz önüne alındığında yönetmeliğin bu maddesinin düzenlenmesinin zorluğunu kabul etmekle birlikte asgari koşulların belirlenebileceğini düşünüyorum. Bir başka yaklaşım ise IPTV yayın lisansı alacak kuruluşların teknik yeterlilikleri değerlendirmesinin IPTV hizmet sağlayıcılar tarafından denetlenmesini beklemek şeklinde olabilirdi. Sonuçta hizmet sağlayıcı, hizmet kalitesini düşünerek, belli şartları yerine getirmeyen içerik sağlayıcılarına platformunda yer vermeyecektir. 
  • IPTV platform işletmecilerinden her yıl 100.000 TL + Abone sayısı x Katsayı kadar ücret alınır denilmiş (Madde 12). 2010 yılı için 0,15 olarak belirlenen katsayı düşünüldüğünden 1000 aboneli bir platform işletmecisi yıllık 100.000 + 1.000.000 x 0,15 = 250.000 TL ücret ödemek durumunda. Platform işletmecisinin yönetmeliğin 6. maddesi 2. fıkrasında yer alan IPTV platform işletmecileri isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumunda ve program kataloğunda reklama yer veremez ifadesi nedeniyle bu alandaki gelirleri olamayacaktır. İçerik sağlayıcıların içeriklerini yayınlatmak için platform işletmecisine ücret ödemeleri ve abonelik gelirleri dışında pek gelir kaynağı görünmeyen şirketlerin IPTV tarifelerinin ne düzeyde olacağını merak ediyorum. İŞ modeli, firmanın karı gibi konular böyle bir yazının konusunu oluşturmuyor elbette. Ancak düzenleyici kuruluş olarak talep edilen ücretler son kullanıcıların, yani bizlerin, hizmeti satın alırken ödeyeceğimiz abonelik bedelini doğrudan ilgilendiriyor. Gelişen teknolojinin yaygın kullanımının sağlanmaması durumunda ortaya çıkan durum, mevcut eşitsizlikleri arttıracaktır.   
Maddeler üzerinden giderek yapmaya çalıştığım değerlendirmenin yanı sıra IPTV hizmeti ile birlikte uygulanabilir hale gelecek kimi konulara ve mevcut yönetmeliğin bu konulara yaklaşımına dikkat çekmek istiyorum. IPTV ile birlikte uzaktan eğitim, uygulanabilir bir proje haline gelmektedir. Anadolu Üniversitesi başta olmak üzere pek çok üniversite yaygın eğitim konusunda deneyim sahibidir. Deneyim sahibi bu kurumlar, IPTV platformu üzerinde yer almak istediklerinde yayıncı kuruluş olarak değerlendirilecek ve yayıncı kuruluşlardan istenen tüm belgeleri vermek durumunda kalacaklar. Belgeleri vermek pek sorun olmasa bile lisans ücretleri, kar amacı gütmeyen eğitim kurumlarının bütçelerini zorlayacaktır. Yönetmelikte kar amacı gütmeyen bu tür uygulamaların düşünülmemiş olması büyük bir eksikliktir. Gene IPTV ile birlikte bağımsız yayıncıların, sendikaların, meslek odalarının, dernek ve vakıfların düşük bütçeler ile hazırlayacakları yayınları IPTV platformlarında yayınlatma olanağı yoktur. Yayıncı kuruluş olarak değerlendirilecek ve gerekli sermaye oranından, teknik ekipmana bir çok koşulu yerine getirmek zorunda kalacak, sonuç olarak fiili durumda platformda yer alamayacaklar. 
Yönetmelik ile zorlaşan bir başka durum ise yabancı yayınların IPTV platformunda yer almasıdır. Uydu üzerinden izlenebilen ve bu durumda herhangi bir lisanslamaya tabii tutulmayan yabancı yayıncı kuruluşlar, IPTV platformu üzerinde yer almak istediklerinde yayıncı kuruluş için gerekli şartları yerine getirmek zorunda kalacaktır. İçeriğini ücretsiz olarak uydu üzerinden dünyaya açan yayıncıların, ülkemizde IPTV platformunda yer alabilmek için lisans bedeli ödeyeceklerini düşünmek fazla iyimserlik olur. Fiili durumda gerçekleşecek olan IPTV platform işletmecilerinin bu yayıncıların içeriğine platformlarında yer verebilmek için onların vermeleri gereken lisans ücretlerini kendilerinin karşılaması şeklinde olacaktır. Bu ise, sonuç olarak son kullanıcıya yansıtılacaktır.
Yönetmeliğe ilişkin dikkatimi çeken kimi konuları blog okuyucularımla paylaşmak istedim. Bu yazıyı Ağustos 2010 tarihinde yazmıştım. Güncellemelerini ise Ocak 2011'in başında yaptım. Yönetmelik çıkalı neredeyse 6 ay kadar oldu. İnternet üzerinde yaptığım sorgulamalarda yönetmeliğe ilişkin Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) yönetmeliğin denetimi ilgilendiren madddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle başvurduğu bilgisi ve RTÜK'ün bu konuya ilişkin yaptığı basın açıklaması dışında bir değerlendirme yazısı göremedim. Sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, meslek odalarının seslerini duyurmak için uygun bir platform olabilecek IPTV'yi şekillendirecek yönetmeliğe sessiz kalmasını anlamak zor. Belki konu teknik diye uzak kalmış olabilirler, bu bir derece anlaşılır. Peki üniversiteler? Basın yayın yüksek okulları, radyo televizyon bölümleri, iletişim fakülteleri? Onların da değerlendirmesi yok. 
Umarım benim değerlendirmelerim hatalıdır, yanlış yorumlamalarla doludur... 

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Civitas - Suadiye / İstanbul

Sadeceözgür, 2004 doğumlu bir blog. Başlangıç senelerinde, "mekân" etiketli bir çok yazı yayınladım. O tarihlerde Google Haritalar hizmeti yoktu hayatımızda. Artık, ben de bir çok kişi gibi, Google Haritalar'a yazdığım yorumlar ile gittiğim mekânları değerlendiriyorum. Bu yüzden "mekân" etiketli son yazım 2019 tarihli ve o yazı film yıkatıp negatiften baskı alabileceğiniz mekânlarla ilgili .  Bu giriş paragrafının ardından gelelim bu yazıyı neden hazırladığıma. Malûmunuz, İstanbul sokakları ve kafelerini keşfetmeye devam ediyorum. Bu keşifleri, zaman zaman blogda da paylaşmaya karar verdim. Civitas , bu serinin ilk yazısına konu oldu.  İstanbul'un Anadolu Yakası'nda, Marmara kıyılarına yakın, güzide semtlerinden Suadiye'deki bir kafe Civitas . Mekâna ilk ziyaretimde sadece kahve içmiş, vitrindeki tatlıların görüntülerine hayran kalıp, bir daha gelmeliyim diyerek, ayrılmıştım. İstanbul gibi devasa bir şehirde yaşayınca, bir daha, bir sene sonraya den...

Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin / Barış Bıçakçı

Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum.  Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte.  Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor.  Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...

Füreya Koral ve İMÇ

NOW kanalında dün (15 Aralık 2024) tarihinde gösterilmeye başlanılan Şakir Paşa Ailesi Mucizeler ve Skandallar adlı diziyi büyük bir ilgi ile izledim. Dekorundan kıyafetlerine özenli bir iş çıkmış.  Dizide kucakta çocuk olan, ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral'ın bir panosunun İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 1. Blok'un duvarını süslediğini hatırlatmak istedim.  İMÇ'nin farklı bloklarının duvarlarında Bedri Rahmi ve Eren Eyüpoğlu'nun da eserleri yer alıyor. Yolunuz Unkapanı'na düşerse görmenizi öneririm.

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat ...

yine yeni bir yıl

Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor.  Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için.  2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar.  Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma.  Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek.  Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı.  Umarım beğenirsiniz...

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Emeklilik

Emeklilik başlıklı yazımı hazırlamanın kolay olacağını düşünmüştüm. Yazıp sildikçe, tahminimin doğru olmadığını gördüm. 1995'te üniversiteden mezun oldum ve çalışmaya başladım. Bu sene Mart'ın son günü emekli olana dek neredeyse kesintisiz çalıştım.  "Emeklilik" kavramı üzerine yazmak istiyorum ancak söz dönüp dolaşıp neden emekli oldum, emekli olduktan sonra büyük bir heyecanla başladığım ve kelimenin gerçek anlamıyla gecemi gündüze katıp çalıştığım yeni işimden 3 ay sonunda neden ayrıldığım gibi konulara geliyor. Aynı tuzağa bu kez düşmeyeceğim ve emeklilik kavramı üzerine kalem oynatacağım. Osmanlıca'da tekaüt ya da takaüt kelimesi kullanılırmış, ki oturmak kökeninden gelirmiş . Emekli olana ise mütekaid denilirmiş. Emek sahibi, emek vermiş anlamına gelsin diye mi emekli kullanılıyor günümüzde emin değilim. 18-20'li yaşlarda başlayan çalışma hayatı, ömrün sonuna kadar sürmüyor. Çalışma hayatı boyunca, hafta içi günlerin gündüzlerini kapsayan vakitlerimi...