Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Adını çok işittiğim, hakkında az bildiğim bir yazar(dı) Aslı Erdoğan. Görüşlerini önemsediğim arkadaşlarım okumamı önerirlerdi. Bir türlü denk gelmemişti, bu yaza kadar. Erdoğan'dan okuduğum ilk ve şimdilik tek eser bir roman: Kırmızı Pelerinli Kent. Romanın arka kapağında yazarın kısa özgeçmişi konulmuş. Öncelikle bu özgeçmişi okuyunca romanın otobiyografi olduğunu düşündüm, ilk sayfalarda. Bu nedenle sayfalarda ilerlerken, bilgisayar mühendisliği üzerine fizik yüksek lisansının ardından doktora çalışmasını neden yarım bırakıp yazarlığa başlamış sorusunun yanıtı aradım satırlarda. Roman karakterinin, özenle seçilmiş olduğunu düşündüğüm, adını (Özgür) görünce yazarın hayatından izler taşısa bile romanın bir kurgu olduğunu farkettim.
Roman yazmaya çalışan, Rio'ya eğitim için gelmiş, ancak işler planladığı gibi gitmeyince hayatını oluşturan şeyleri kaybetmeye başlayan ve bu kaybediş nereye kadar gidecek diye yolun sonunu arayan birisinin hikayesi anlatılan. Özgür'ün geçmişine yönelik fazla bilgimiz yok. Büyük olasılık kendi seçimi olmayan başarılı öğrencilik geçmişi, anne babasının ayrı olması, her ikisiyle de iyi olmayan iletişimi, bugün yaşadıklarının nedenini açıklamaya yetmiyor. Belki böyle bir açıklama arayışı gereksiz. Hayatın, varsa, anlamını sorgulamak kimin haddine? Kaldı ki sorgulasan bile bulabildiğin yanıtlar seni tatmin edecek mi? İnsanların bencilliğinin, iki yüzlülüğünün en somut yaşandığı yerlerden birisi gibi görünen Rio mu yaşananların sebebi? Yoksa kendinden kaçan ama her gittiği yere kendisini de taşıdığını unutan Özgür nereye giderse gitsin yaşadıkları değişmeyecek mi?
Okumaya başladığımda, yukarıda açıklamaya çalıştığım nedenle, başta hayal kırıklığı yaşatan, sonra ise yazarın diğer eserlerini okumak için sabırsızlandıran vurucu bir roman Kırmızı Pelerinli Kent. Boğucu ve bunaltıcı havası, anlattıklarından kaynaklanıyor. Şiddeti bu kadar vurucu hissetiren bir kitap okumuş muydum daha önce hatırlamıyorum. Kitabı, yaz aylarında sahilde güneşlenirken okunulan bir şey olarak görenlere uzak durmalarını, okumaktan keyif alanlara ise edinmek için geç kalmamalarını öneririm.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.