Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Side sahili gibi kumsallardan hoşlanıyorsanız, Küçükkuyu sizi hayal kırıklığına uğratacaktır. Side'yi ya da Patara'yı düşünün. Göz alabildiğine kumlar. Şimdi kumların yerine kayaları koyun ve sahil şeridini kısaltın. Hatta tamamen kaldırsanız daha iyi olur. İşte size Küçükkuyu sahili. Neyse ki kıyı boyunca her 10-15 metrede bir merdiven yapmışlar. Denize merdiveni kullanarak girebiliyorsunuz. Kum olmayışının iyi tarafları da var. Denize girip çıkarken ayağınız kumlanmıyor. Yüzmek için, Side'de olduğu gibi, suyun içerisinde metrelerce yürümek zorunda kalmıyorsunuz. Merdivenden suya indiğinizde, boyunuzun uzunluğuna bağlı olarak, bir iki kulaç sonra ayağınız yere değmez oluyor. Elbette Yüzme bilmeyenler için ciddi tehlikeli bir durum. Öyle lüks oteller falan olmadığı için cankurtaran hizmeti veren kimseler yok. Sahilde duş da yok. Şezlong, ki hiç tavsiye etmem güneşin altında istakoz misali yatıp saatlerce kavrulmayı, sahil boyunca kayaların üzerine yapılmış beton iskelelerde bir kaç tane var. Bunların büyük bölümü şahısların malları. Güneş altında yatmak deyince aklıma geldi gazetelerde, televizyonlarda yıllardır yazılır, söylenir 10-16 saatleri arası güneşten uzak durun diye. Bu yıl dahil tüm deniz tatillerinde 12-14 arası plajın en kalabalık olduğu saat dilimi. Ya insanlar uzmanları dinlemiyor, ya onlara inanmıyor, ya da cilt kanserini önemsemiyor.
Peki soracaksınız hiç mi kumsal yok diye. Hemen rahatlatayım, var. Oldukça kısa da olsa ince kum çakıl karışımı bir bölüm var. Assos tarafından gelişte Küçükkuyu merkeze doğru yaklaşınca denize yürüyerek girebileceğiniz bir bölüm bulunuyor. Ayrıca, Küçükkuyu'dan 20 km ileride Assos / Behramkale yolu üzerinde Kadırga isimli bir koy var. Burada da sahil kumdan oluşuyor. Kadırga koyunda konaklama olanakları mevcut. Günübirlik ziyaretler için lokantalar bulunuyor. Sahilde duş, mayo değiştirme kabinleri var. Altınoluk, Akçay, Güre de Küçükkuyu'ya uzak olmayan tatil merkezleri. Buralara ulaşmak için dolmuş kullanılabilir.
Hava, Küçükkuyu'yu tercih için önemli etkenlerden. Kaz dağlarının bol oksiyenli temiz havası, düşük nem oranı ve sıcağın etkisini azaltan rüzgarı Ağustos ayına yaklaştığımızı unutturuyor. Kimi akşamlar sahilde dolaşırken, uzun kollu giyme ihtiyacı hissettiriyor. Müdavimlerinin astım ve kalp rahatsızlığı geçirenlerden oluşması tesadüf olmasa gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.