Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
Kurban bayramının 9 günlüne çıkan izin gününü başkentte geçirince yeni fotograf makineme takılan kaleden görüntüsünü paylaşayım istedim. Ankara kalesindeki evlerin bir bölümü restore edilmiş olsa bile büyük çoğunluğu perişan halde. Geçmişine sahip çıkmayan geleceğine nasıl sahip çıkar diye sorup canımızı sıkmayalım bayram bayram. Kale ve çevresinde, yavaş ilerlese bile, bir takım düzenlemeler yapıldığını not edip fotografları yükleyeyim :)
Çankaya yönünü gösteren bu fotografta Hacettepe Hastanesi, Kocatepe Camisi, uzaklarda Atakule dikkat çeken binalardan.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.