Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Devlet Tiyatroları, geçen yıl Giordano Bruno adlı oyunu ile ortaçağ İtalya'sında bilim ile dinin yaşadığı çatışmayı sahnelere taşımıştı. Roma'da 1600 yılında yakılarak katledilen Bruno ile aynı dönemlerde yaşayan Galileo Galilei'nin hayatından kesitler içeren oyun, 2008-2009 sezonunda sahnelenmeye başlandı. Başrolde Tamer Levent yer alıyor. Oyunun yönetmenliğini Giordano Bruno'yu yazan ve yöneten Erhan Gökgücü yapıyor. Oldukça başarılı kostümlerini yapan ise Nalan Türkoğlu (oyun ile ilgili verilen broşürde giysi tasarımını yapan kişi olarak belirtilmiş). Sade dekorda dikkat çeken, belki de dünya gibi, dönen platformun kenarlarındaki çizgilerde gizli. Dikkatli izleyiciler farkedecektir ki dönen platformun kenarlarında dünya haritası çizilmiş. İtalya'nın çizmesini ve Türkiye'yi farkedebilirsiniz.
İki perdelik oyun 3 saate yakın sürüyor. Oyunun kahramanı Galilei, dünyanın güneş etrafında döndüğünü, yaptığı gözlemlerle kanıtlayıp fikirlerini açıklayan kitapları halkın da anlayabileceği dille yayımlamaya kalkınca kilisenin engizisyon mahkemesinin karşısında buluyor kendini. İki seçenekten kalıyor kendisine, ya fikirlerinin yanlışlığı kabul ederek gözetim altında da olsa yaşayacak, ya da Bruno gibi yakılacak. Yaşamayı seçiyor Galilei ve bu seçimi ile destekçilerini şaşırtıyor. Oyunun sonunda ise fikirlerinden vazgeçtiğini açıklaması ile hayal kırıklığına uğrattığı destekçilerinden Andrea'ya son çalışmasının kopyalarını vererek suskun kaldığı onca yıl boyunca çalışmalarını sürdürdüğünü gösteriyor.
Uzun diyaloglar, bölümlere ayrılmış bölüm aralarında anlatıcı ile bilgilendirildiğimiz oyun, Brecht'in epik tiyatrosunun özelliklerini taşıyor sanırım. Sanırım diye yazıyorum çünkü bu konuda (epik tiyatro-dramatik tiyatro ayrımı) okumuşluğum yok. İnternet sitelerinden, özellikle wikipedia'dan baktığım kadarıyla epik tiyatro özelliklerine sahip bir oyundu Galilei'nin Yaşamı. Bu konularda daha fazla bilgiye sahip okuyucularım yorum yazarlarsa zevkle yayınlarım...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.