İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.

Her köşesi ayrı sürprizlerle dolu İstanbul'u keşfe devam ediyoruz her gittiğimizde. Bu kez Yıldız Sarayı'nı ve parkını keşfettik. Yıldız Sarayı, Barbaros bulvarından yukarıya doğru çıkarken yolu sağ tarafında kalıyor. Girişi Yıldız
Teknik Üniversitesi'nin de girişinin olduğu sapaktan. Yukarıya kadar çıkan yol sarayın girişinde son buluyor. Şimdilerde müze olarak ziyarete açık olan bölüm, sanırım sarayın toplam binalarının %10 falandır. Görkemli bahçesi, binaların büyük bölümü tadilatta. Tadilatın ne zaman biteceği meçhul. En azından müzedeki görevlilerin bilgisi yok. Sarayın ihtişamı Viyana'da gördüklerimden aşağı kalır değil. Ancak oradaki saray-müzelerin düzenlemesiyle Yıldız'ı karşılaştırmak olanaksız. Yılların etkisiyle soluklaşmış bir kaç bilgilendirme panosu dışında bilgi yok. Audio guide (sesli rehber) sistemi elbette yok. Oysa yıllar boyu Sultan Abdülhamit'in konut ve idare merkezi olarak kullandığı, M.Kemal'in Samsun'a gitmeden önce Vahdettin ile yaptığı görüşmenin yapıldığı odayı da içeren bir çok köşk (soldaki fotograf görüşmenin yapıldığı odaya ait), büyük havuzları ve korusuyla eşsiz parkı Yıldız Sarayı daha fazla ilgiye layık.


Sarayın ziyarete açık müze bölümünden parka geçmek olanaklı değil. Müzeden çıktıktan sonra, müzenin (sarayın) duvarını solumuza alarak Çırağan'a doğru inmeye başladık. Alice Harikalar Diyarındaki kapıların bir benzerinden geçip seraların arasından Yıldız parkına giriş yaptık. Karşılaştığımız manzara beklediğimizden etkileyiciydi. İstanbul'un göbeğinde böylesi güzel koruluk nasıl kalmış dedik kendi kendimize. Çırağan'a kadar devam eden koruluğun içinde 3 tane köşk bulunuyor: Şale, Çadır ve Malta köşkleri. Şale, TBMM'ye bağlı müze olarak kullanılıyor. Diğer iki köşk İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Beltur adlı şirketince işletiliyor. Beltur'un işletmesi sonucu sunulan menüde fiyatlar makul. Et yemekleri, ki oldukça doyurucu, 15-20 YTL arasında. Ancak alkol sunulmuyor. Biz Çadır köşküne gittik. Yıldız Yargılaması adlı tiyatro oyununda izlediğimiz yargılamanın (Mithatpaşa'nın yargılamasının) yapıldığı binayı görmüş olduk bu sayede (sağdaki fotograf). Malta Köşkü, Şale Köşkü ve tabii ki Yıldız Porselen bir başka İstanbul'a kaldı...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.