Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
CEBIT ile ilgili yazmaya devam edeyim bir süre. Sektörü yakından izleyenler için, konferansta konuşulanlar sürpriz şeyler değildi. Gerek ülkemizde gerekse yurtdışında yakınsama (convergence) bir süredir gündemde. Yayın ile bilgi teknolojilerinin bir araya gelmesi, daha somut ifadesiyle televizyon ile internetin buluşması diyebileceğimiz bir kavram yakınsama. Büyük resme baktığımızda yayın işinde uzmanlaşmış şirketlerin (Tandberg Television ve Scientific Atlanta gibi) telekom/veri iletişimi konularında uzmanlaşmış şirketlerce (Ericsson ve Cisco gibi) satın alınmasıyla hızlana bir süreç yaşanıyor son yıllarda. Konferansın özellikle ilk günündeki IPTV konulu sunumları bu gözle değerlendirmek gerekli.
Konferansta IPTV operatörü olmak için hazırlık yapan TTNET, set üstü kutusu ve IPTV uyumlu televizyon gibi hazır cihazlar sunan VESTEL, Avrupa Yayın Birliği (EBU) ve RH Danışmanlık şirketi adına sunumlar yapan değerli konuşmacılar yeni teknolojilerle birlikte televizyon sektöründeki muhtemel gelişmelere dikkat çektiler. Televizyon kullanıcısı ile internet kullanıcısını ayırmak şart. İnterneti kullananlar, ufak tefek teknik aksaklıkları giderebilen, bir takım gecikmeleri hoş karşılayabilecek kişilerden oluşuyor. Televizyon izleyicisi ise cihazının düğmesine bastığında karşısına görüntünün gelmesini istiyor. Görüntüdeki, kısa süreli de olsa, gecikmelere karşı tahammülsüz. IPTV'nin sayısal uydu, (Teledünya ile artık sayısal olan) kablo gibi rakiplerinin olduğunu düşünürsek sunulacak hizmetin kaliteli olması çok çok önemli. Bu nedenle konuya veri iletimi/ses iletimi gibi bakmamak şart. Kullanıcı sayısı ile şebekenin (altyapının) nasıl davranacağını iyi analiz etmek gerekiyor. Teknik anlamda multicast ağları yönetmek başlıbaşına zor bir iş. Bu zorluğu bir de zor tatmin olan televizyon izleyicisi müşterilerle yapmak herkesin başarabileceği bir iş değil. IPTV hizmeti sunacaklara şimdiden kolaylıklar dilerim.
Televizyon ile internetin bütünleşmesi iş modellerini de kökten etkileyecek gibi. Hali hazırdaki televizyon kuruluşlarına baktığımızda içerik üreten (dizileri, filmleri, haberleri hazırlayan), içerik dağıtan (kendine ait verici istasyonları ile) aynı. Kablo ve uydu platform işletmeciliğinde bu model az çok aynı kalıyor. Ülkemizdeki iki uydu platformunu düşünürsek her ikisinin kendi ürettiği içeriklerden oluşturduğu kanallar olsa bile asıl işleri başka televizyon kanallarının hazırladığı içerikleri paketleyerek hizmet alıcısına (izleyicilere) ulaştırmak. IPTV'de ise, iş modeli farklı kurulabilir. IPTV ile daha da yaygınlaşacağını düşündüğüm PVR-DVR (personal-digital video recorder=kişisel-sayısal video kaydedici) cihazlarının da yardımıyla istenilen programın istenilen saatte izlenmesi hayal olmaktan çıkacak. PVR-DVR özelliğine sahip alıcılar (set üstü kutuları) bu özelliğe sahip olmayanlara göre daha yüksek fiyatlı olacaklar elbette. Sonuçta içerisinde fazladan sabit diske sahip cihazlar PVR-DVR'lar. Ancak, bu fiyat farkının zaman içerisinde azalacağını öngörmek hata olmaz.
IPTV ve sayısal kablo ile hayatımıza daha fazla girecek yeniliklerden birisi de etkileşimli tv. Aslında şimdi de kimi etkileşimli tv uygulamalarını görüyor ve kullanıyoruz. Şarkıcı yarışmalarında gönderdiğimiz sms'ler, PowerTürk kanalının yaptığı bir sonraki klibi gelen sms'lere göre belirlemek hep etkileşimli tv uygulamaları. Ancak bu uygulamaların tamamında geri dönüş kanalı olarak cep telefonu kullanılıyor. Oysa IPTV ve sayısal kabloda yayını alan kutu üzerinden geri dönüş sağlamak olanaklı hale gelecek. Bu sayede izleyiciler yerlerinden kalkıp cep telefonunu bulup oradan sms atmaya uğraşmak yerine uzaktan kumandalarını kullanarak tercihlerini yayıncıya iletebilecekler. IPTV ve sayısal kablo ile yayıncı da (operatör=hizmet sunucu terimini kullanmak daha doğru belki) izleyicinin hangi saniye hangi kanalı izlediği bilgisini an be an takip etme olanağına kavuşuyor. Bu sayede, özellikle son dönemde tekrar alevlenen ratinglerin doğru olup olmadığı tartışması, bir ölçüde önlenebilecek. Tabii ki ölçülen, IPTV ve/veya sayısal kablo izleyicilerinin tercihleri olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.