Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Datça'nın kendine has bir havası var. Gidip de büyülenmeyen yoktur sanırım. Yolunun bozukluğundan ve büyük bölümünün sit alanı olmasından kaynaklı bozulmamışlığı sadece doğasına ait bir özellik değil. İnsanı da bozulmamış. Anadolu insanının sıcaklığı ve içtenliği Datça'da halen hissediliyor. Datça'da Zaman adlı kitap Nihat Akkaraca tarafından yazılmış-derlenmiş. Öyküler, yöre insanının anılarından oluşuyor. 20 öykü içerisinde güldüren de var ağlatan da. Emine Teyze ve Bilgisayar gibi günümüzde geçen öyküler olsa bile çoğunlukla eskileri anlatıyor. Datça'nın eski yaşantısına ait bir çok bilgi içeriyor. İlçe merkezinin şimdiki yerinden önce Reşadiye'de olduğunu, İstanbul'dan İskenderun'a giden bir vapur olduğunu kitaptan öğrenmiş oldum. Ayrıca Umuda Yürüyenler adlı öyküde Köy Enstitüleri'nin ne doğru bir model olduğunu bir kez daha anladım.
Nihat Akkaraca, Eski Datça mahallesinde 1931 yılında doğmuş. İlkokulu Datça'da okumuş, ilçede ortaokul olmadığı için köy işlerine yardımcı olmaya başlamış. 1951'de askere gitmiş. Askerlik sonrası önce İzmir'e sonra Ankara'ya gitmiş. Ankara'da çalışırken İngilizce öğrenmiş kendi kendine. Bir Amerikan şirketine çevirmen olarak girmiş. İngilizce kitaplardan elektronik öğrenmiş ve 1986'da Datça'ya dönüp elektronik işiyle uğraşmaya başlamış. Bu arada evlenmiş 2 kızı olmuş.
2000 yılında Datça Yerel Tarih Grubu'nun kurucuları arasında yer almış. Kitabı oluşturan öyküleri Zürih'te yayın yapan Lora Radyosu'nda kendi sesinden yayınlanmış. Haziran 2006'da TRT 1'di Bir İnsan Bir Hikaye adlı programda yaşamını anlatmış.
Nihat Akkaraca, Eski Datça mahallesinde 1931 yılında doğmuş. İlkokulu Datça'da okumuş, ilçede ortaokul olmadığı için köy işlerine yardımcı olmaya başlamış. 1951'de askere gitmiş. Askerlik sonrası önce İzmir'e sonra Ankara'ya gitmiş. Ankara'da çalışırken İngilizce öğrenmiş kendi kendine. Bir Amerikan şirketine çevirmen olarak girmiş. İngilizce kitaplardan elektronik öğrenmiş ve 1986'da Datça'ya dönüp elektronik işiyle uğraşmaya başlamış. Bu arada evlenmiş 2 kızı olmuş.
2000 yılında Datça Yerel Tarih Grubu'nun kurucuları arasında yer almış. Kitabı oluşturan öyküleri Zürih'te yayın yapan Lora Radyosu'nda kendi sesinden yayınlanmış. Haziran 2006'da TRT 1'di Bir İnsan Bir Hikaye adlı programda yaşamını anlatmış.
"Datça'da Zaman"ı bloğunuzda yaımlamış olmanız beni oldukça mutlu etti. Kitap ve içindeki öykülere yüzeysel bakmadığınızı anladım. Onlara daha derin bakan okuyucularımdan iyi yorumlar almaya başladım. Bu beni çok mutlu etti. Keşke siz Datça'dayken tanışsaydık. Ama bir daha datça'ya gelirseniz tanışıp konuşmak isterdim. Bloğunuzun linkini kendi bloğuma koyacağım. Tekrar görüşmek üzere, Özgür. Nihat Abi
YanıtlaSilİşte benim takma adım da bu...
Nihat Abi,
YanıtlaSilUmarım yolumuz yeniden Datça'ya düşer. Tanışmayı ben de çok isterim.